Yükleniyor...
13 Kasım 2025 • Büyük Birlik Partisi Genel MerkeziBüyük Birlik Partisi

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, basın toplantısı düzenledi

Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenleyen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen C-130 tipi askeri kargo uçakta 20 askerimizin şehit olmasıyla ilgili konuştu. Sayın Genel Başkanımız, Irak seçimlerinden Suriye-ABD ilişkilerine, terörist İsrail'den terör örgütü PKK'ya kadar farklı konularda önemli açıklama ve değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, basın toplantısı düzenledi

Büyük Birlik Partimizin genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Türkiye gündeminin en üst sırasında bulunan askeri uçak kazası ile ilgili konuştu, dünya gündemine dair değerlendirmelerde bulundu. Sayın Genel Başkanımız basın toplantısında şu açıklamaları yaptı:

C-130 ASKERİ KARGO UÇAĞININ DÜŞMESİ

"Milletçe üzgünüz. Acılıyız. Önce başta şehitlerimizin aileleri, yakınları olmak üzere milletimizin ve Türk dünyasının her bir ferdinin acısını şehitlerimizin her birinin ayrı ayrı acısını yüreğimizde yaşadığımızı ifade etmek istiyorum. Gerçekten Türkiye olarak ve Türk milleti olarak büyük bir acı yaşadık. Büyük bir acının yaşında büyük de bir kayıp yaşadık. Çünkü gerçekten Azerbaycan, Gürcistan sınırında düşen C-130 gibi askeri kargo uçağımızdaki her bir kahramanımız, subayımız, askerimiz hem devlete ve ülkeye olan, millete olan bağlılıkları hem azimli, kararlı, çalışkanlıkları hem de mesleklerinin en yüksek ve tecrübeli düzeyinde oldukları için ülkemiz için de büyük bir kayıp oldu.

Tabii son derece üzgünüz. Milli Savunma Bakanlığımız tarafından önce 19 şehidimizin naaşına ulaşıldı. Bir şehidimizin naaşını arama çalışmalarının sürdüğü ifade edilmişti. Ama biraz önce kamuoyuyla paylaşılan bilgi de son şehidimizin naaşına da ulaşıldığı açıklandı. Ben de hem Milli Savunma Bakanımızla hem Genelkurmay Başkanımızla bu süreçte görüşerek hem şahsım ve Büyük Birlik Partisi camiamız adına geçmiş olsun dileklerimizi ve taziye dileklerimizi ilettim. Hem de süreçle ilgili konuştuk. Tabii kendileri de çok üzgün. Bir kez daha Milli Savunma Bakanımızın ve Genelkurmay Başkanımızın şahsında da bütün Milli Savunma Bakanlığı personelimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin her bir mensubuna da ayrı ayrı camiamız adına, şahsım adına başsağlığı ve sabır dileklerimi de bir kez daha sizlerin huzurunda iletiyorum.

Tabii olayın duyulmasından itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bütün gerekli olan ekiplerini uçağın düştüğü bölgeye sevk etmiştir. Gürcistan hükümet yetkilileriyle de yine Azerbaycan yetkilileri de görüşülerek öncelikle şehitlerimize ulaşılmıştır. Ve yapılan çalışmalar neticesinde uçağın kara kutusu da elde edilmiştir. İnşallah bu çalışmalar tamamlandığında uçağın nasıl düştüğü de kamuoyuyla paylaşılacaktır.

UÇAĞIN DÜŞMESİYLE İLGİLİ SPEKÜLASYONLAR

Tabii burada maalesef her hadisede olduğu gibi ülkemizde bir takım spekülatif bilgiler paylaşılmaktadır. Uçağın düşüş sebebiyle ilgili biz de bunları gördüğümüzde okuduğumuzda bunların bir bilgiye dayanmadığını görüyoruz. Sadece tahmin üzerine yapılan yorumlar ya da paylaşımlar olduğunu görüyoruz. Ama sanki gerçekmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu tabii büyük bir yanlış. Çünkü ortada büyük bir hadise var. Büyük bir acı var. Yirmi şehidimiz var. Bunların aileleri var. Yakınları var. Ve bunların her birisinin acısını ayrı ayrı yüreğinde hisseden önce 85 milyonluk Türkiye ve onunla birlikte 300 milyonluk bir Türk dünyası var. Onun için bu spekülatif yorum ya da haberleri yayanları ben kınıyorum ve şehitlerimizin aziz hatırasına Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve Türk milletine karşı sorumlu ve saygılı olmaya davet ediyorum.

Şehitlerimizin ülkemize getirilecek, naaşları kaldırılacak ve ondan sonra kim ne düşünüyorsa elbette ki fikrini yine dediğim gibi kesin bilgiye dayanarak spekülasyonlardan uzak durarak açıklayabilir. Ama şu anda zaman şehitlerimizi Türkiye'ye getirme ve onları hak ettikleri şekilde son yolculuklarına uğurlamak olmalıdır. Herkesi bu konuda sorumlu davranmaya bir kez daha davet ediyoruz. Her biri bizim için, ülkemiz için, milletimiz için, devletimiz için çok kıymetliydi. Onların acısını yüreğimizde yaşıyoruz.

Şehitlerimiz;
Hava Pilot Yarbay Gökhan Korkmaz
Hava Pilot Binbaşı Serdar Uslu
Hava Pilot Binbaşı Nihat İlgen
Hava Pilot Üsteğmen Cüneyt Kandemir
Hava Uçak Bakım Üsteğmen Emre Mercan
Hava Uçak Bakım Asubay Kıdemli Baş Çavuş Nuri Özcan
Hava-Uçak Bakım Assubay Kıdemli Başçavuşumuz Ümit İnce
Hava-Uçak Bakım Assubay Başçavuşumuz Hamdi Armağan
Kaplan Hava-Uçak Bakım Assubay Başçavuşumuz Burak Özkan
Hava-Uçak Bakım Assubay Başçavuşumuz İlker Aykut
Hava-Uçak Bakım Assubay Başçavuşumuz Akın Karakuş
Hava Uçak Bakım Asubay Başçavuşumuz Emrah Kurhan
Hava Uçak Bakım Asubay Başçavuşumuz Ramazan Yağız
Hava Uçak Bakım Asubay Üst Çavuşumuz Emre Altıok
Hava Uçak Bakım Asubay Üst Çavuşumuz Berkay Karaca
Hava Uçak Bakım Asubay Üst Çavuşumuz Burak İbbiyi
Hava Uçak Bakım Assubay Üç Çavuşumuz İlhan Ongan
Hava İkmal Assubay Kıdemli Çavuşumuz Ahmet Yasir Koyucu
Hava Ulaştırma Uzman Çavuşumuz Cem Dolapcı ve
Hava Ulaştırma Uzman Çavuşumuz Emre Sayın'a

Bir kez daha Yüce Allah'tan rahmet diliyorum. Bütün şehitlerimizin, aziz şehitlerimizin, kahraman şehitlerimizin ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun, makamları âli olsun. Milletçe biz kendilerinden razıydık. Cenab-ı Hak da razı olsun ve cennetinin en güzel köşesinde onları misafir etsin inşallah diyorum.

Bir kez daha ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve milletimize de başsağlığı ve sabır diliyorum. Cenab-ı Hak ülkemize, milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Dualarımız, niyazımız kahraman ordumuzla birliktedir. Kahraman güvenlik güçlerimizle birliktedir. Onlar her daim muzaffer olsunlar. Her daim başarılı olsunlar. Çünkü onların başarısı bu aziz ve necip Türk milletinin ve İslam ümmetinin başarısıdır. Kendileriyle gurur duyduğumuzu, kendileriyle onur duyduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum ve kendilerine bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.

AZERBAYCAN ZİYARETİ

Biz de biliyorsunuz heyet olarak geçtiğimiz günlerde Can Azerbaycan'daydık. Burada yaptığımız resmi temaslarda ve özellikle Karabağ bölgesindeki ziyaretlerimizde kahraman Türk ordusunun neleri yaptığını, neleri başardığını, Azerbaycan'ın kahraman ordusuyla birlikte nasıl büyük bir zafer kazandığını gözlerimizle de gördük, müşahede ettik ve oradaki yetkililerden de, Azerbaycanlı vatandaşlarımızdan da, soydaşlarımızdan da, kardeşlerimizden de birebir dinleme imkanı bulduk.

Ve tabii ki hem Karabağ Zaferi döneminde hem ondan sonra geçen 5 yıllık süreç içerisinde kahraman ordumuzla Can Azerbaycan ordusunun birlikte yaptığı harekatları ya da birlikte yaptığı tatbikatları da biliyoruz, onlarca tatbikat yapıldı. Onlarca hazırlık yapıldı. Bütün bütün bu tatbikatlar hem önce iki ülkenin güvenliği hem vatandaşlarımızın güvenliği hem sınır güvenliği hem Türk Devletleri Teşkilatları Birliğinin güçlenmesi, bu tatbikatların Türk Devletleri Teşkilatları Birliği'nin tüm üye ülkelerini içine alması için ya da hep birlikte yapılması için de büyük bir gayret ortaya konduğunu da biliyoruz. Bu konuya öncülük eden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Devlet Başkanı Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'dir. İnşallah onların öncülüklerinde hem Azerbaycan Türkiye ilişkileri daha da güçlenecek ve Türk Devletleri Teşkilatları Birliğinin tüm üye ya da gözlemci ülkelerinde kapsayarak genişleyecektir. Bu hem Türk dünyasının hem bölge coğrafyanın hem de dünyanın güvenliğine ve başarısına da katkı, huzuruna da, sulhuna da katkı sağlayacaktır. Buna da yürekten inanıyorum.

IRAK SEÇİMLERİ VE TÜRKMEN KARDEŞLERİMİZİN DURUMU

Tabii ki bugün iç siyasete girmeyeceğiz. Ama dış gelişmelerle ilgili iki hususla ilgili de görüşlerimi kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Onlardan birincisi biliyorsunuz geçtiğimiz birkaç gün içerisinde komşu ve kardeş ülke Irak'ta parlamento seçimleri gerçekleştirildi. 329 sandalyeii parlamentonun üyeleri seçildi.

Tabii bizi Irak seçimleri ilgilendirdiği gibi özellikle Kerkük'te gerçekleşen seçimler de bizim önceliğimiz arasındaydı. Maalesef Kerkük'te Irak Türk'ü Türkmen kardeşlerimiz birliğini tesis edemedi ve ayrı listelerle seçimlere girildi. Ayrıca Irak'ı oluşturan diğer Arap ve Türk nüfusa göre Türkmenlerde seçime katılım oranının çok daha düşük olduğu da açıklandı. Tabii bunların sebepleri iyi araştırılmalı. Ve tetkik edilerek bundan sonraki en azından süreçlerde bu hataların tekrarlanmaması sağlanmalıdır. Bunun elbette ki sorumluluğu Irak Türkmeneli bölgesindeki Türkmen temsilcilerine ya da derneklerine oluşumlarına aittir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugüne kadar bütün Türk dünyasına olduğu gibi, İslam dünyasına olduğu gibi Irak Türkmenlerine de sahip çıkmıştır ve sahip çıkmaya devam edecektir. Sadece Türkmenlere sahip çıkmakla kalmamış Irak'ın toprak bütünlüğü ve Irak'ta yaşayan Arap, Kürt, Türkmen ya da diğer etnik unsurlara mensup bütün vatandaşların huzuru için çaba göstermiştir ve çaba göstermeye de devam ediyor. Ama her milletin elbette ki önceliği vardır. Elbette ki bizim önceliğimiz de Irak'ta Türkmenlerdir. Ve Türkmeneli bölgesinin demografik yapısının muhafaza edilmesidir. Oradaki Türkmen varlığının güçlü bir şekilde korunmasıdır. Maalesef bu düşük katılım ve bölünmüşlük 8-10 milletvekili çıkarabilme imkanı varken sadece Türkmenler 4 milletvekilinde kalmıştır. Bunun ikisi Kerkük'te, birisi eski Irak Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihi Bey olmuştur. Diğer Kerkük Musul ve Bağdat'ta seçilen milletvekilleri de kadın milletvekilleridir ve kadın kotasından seçilmiştir.

TÜRKMENLERİ HEDEF ALAN SALDIRILAR

Bu seçimler öncesinde Kerkük'te Türkmeneli bölgesinde Türkmenleri hedef alan ciddi saldırılar meydana gelmiştir. Hem yerel hem de uluslararası ajanslar bunu geçmiştir. Türkmenlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde araç konvoyu yapan vatandaşlara Türkmen kardeşlerimize silahlı saldırıda bulunulmuştur. Bağdat Yolu Caddesi'nde meydana gelen saldırıda -şahitlerin ifadelerine göre- beyaz renkli Nissan marka bir araçtan seçim heyecanını yaşayan ve bayrak sallayan Türkmenlerin üzerine ateş açıldığı, saldırıda iki Türkmen gencinin yaralandığı bildirilmiştir. Yaralanan kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Ve Cenabı Hak'tan acil şifalar niyaz ediyorum.

KYB’NİN PKK İLE İŞ BİRLİĞİ

Kerkük'te biliyorsunuz Irak bölgesel yönetimde KDP daha güçlü, daha fazla milletvekili çıkardı, daha etkin ama Kerkük'te Talabani grubu diye bildiğimiz KYB daha fazla milletvekili çıkardı. Bunun sebeplerinden bir tanesi de KYB'nin açıktan PKK'yla iş birliğidir. Bu çok açık ve nettir. Bu gizlenemez ve örtülemez bir noktaya gelmiştir. Bunun için KYB'nin ve başında bulunan yetkililerin bundan sonraki süreçte PKK ile aralarına ciddi mesafe koyma gibi bir zorunlulukları vardır. Bu yapılmadığı sürece PKK ile birlikte hem Kerkük'ün demografik yapısını değiştirip hem de orada Türkmen varlığını sindirerek onları yok edilme girişimleri karşılıksız kalmaz. Bunun Talabani grubunun ve PKK'nın yöneticilerinin bir kez daha duyması gerekir. Sadece bizim buradan söylememiz değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Türk Milleti'nin her bir ferdinin her bir siyasi partisinin ya da sivil toplum örgütü temsilcisinin de ya da kamuoyu önündeki yazar, çizer ya da konuşan takımın da bunu dillendirmesi gerekir. Bunu görmemezlikten gelemeyiz, bunu yok sayamayız. Bunu bugün görmezden gelir ve bugün gündemimizi almazsak ileride telafisi daha zor olacak süreçlerle karşı karşıya kalırız.

Türkiye için Türkmeneli Kerkük Türklüğü'nün güvenliği Irak'la ilişkilerimizde de ilk ve vazgeçemeyeceğimiz bir durumdur. Bu seçimler hem Irak Türklüğüne, Türkmen temsilcilerine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine, hükümetine de ders olmalıdır. Bundan sonraki süreçlerde özellikle birliğin tesisi başta olmak üzere her konuda tam bir iş birliği içerisinde hareket edilmelidir. Seçim sonuçlarının başta Türkmen kardeşlerimiz olmak üzere Irak halkı ve Irak devletine hayırlı olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum. Bir kez daha söylüyorum. Bizim hem Türkiye olarak hem Büyük Birlik Partisi olarak dileğimiz Irak'ın iç huzurunun tesis edilmesidir. Irak'ın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesidir ve Irak'ın her türlü başta PKK olma üzere terör unsurundan temizlenmesidir.

Biz 40 yıldır hain, kahpe ve kalleş bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz ve bu 40 yıllık sürecin neredeyse 30 yılında PKK'nın karargahı Irak'tadır. Dolayısıyla da bundan sonraki süreçte inşallah buna müsaade edilmeyecektir. Yani PKK ya söz verdiği gibi tüm silahlarını bırakacak kendini feshedecektir ya da Türkiye Cumhuriyeti devletinin gürzünü başında hissedecektir.

SURİYE DEVLET BAŞKANI’NIN ABD BAŞKANI İLE GÖRÜŞMESİ

Geçtiğimiz birkaç gün içerisinde bölgemizle ve ülkemizle ilgili bir gelişme daha yaşandı. O da Suriye Devlet Başkanı'nın Amerika Birleşik Devletleri'nde Washington'da ABD Devlet Başkanı Trump'la olan görüşmesiydi. Bu görüşmenin akabinde de ABD, Türkiye ve Suriye Dışişleri Bakanları bir araya gelerek bir görüşme gerçekleştirdiler. Hem bu görüşmede daha sonra yapılan açıklamalarda özellikle tabii bizim için önemli olan Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan’ın açıklamalarıydı. Oraya da baktığımızda ya da dünya kamuoyuna yansıyan diğer açıklamalara baktığımızda görüşmenin kapsamının ve içeriğinin Suriye'nin bundan sonraki yol haritası, Suriye-Amerika ilişkileri, Suriye ve Amerika yine işin içinde olarak diğer coğrafya ülkeleriyle, komşu ülkelerle olan ilişkilerinin ele alındığı açıklandı.

Tabii bizim için bu görüşmede en önemli madde ya da konu neydi? Suriye'de bulunan -şimdiki adıyla SDG ama- gerçek adıyla PKK, PYD ve YPG'nin varlığının bundan sonra ne olacak? Bugüne kadar biliyorsunuz Suriye PKK'sı Suriye devletiyle bütünleşme girişimlerini ya da tekliflerini reddetti. Tabii bunu Amerika Birleşik Devletleri'ne güvenerek yaptı. Zaten onu Suriye'de var eden, koruyan, kollayan, donatan Amerika Birleşik Devletleri ve onun özel kuvvetleri CENTCOM olmuştu. Hala işbirlikleri çok sıkı, kavi bir şekilde devam etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nin Suriye'de petrol bekçiliğini PKK yapmaktadır. bunun karşılığında da kendilerine bir alan açılmıştır. Ama o alan çok geniş bir alandır. Neredeyse Suriye'nin üçte birini kapsamaktadır. Bize Barış Pınarı Harekatı'nı verdikleri sözlerle durdurtan Amerika Birleşik Devletleri daha sonraki süreçlerde Türkiye'ye verdiği sözlerin neredeyse hiç birini yerine getirmemiştir. Bugün gelinen noktada Suriye PKK'sını meşrulaştırma çabaları çok açık ve net gözükmektedir.

SURİYE PKK'SININ (SDG) ATMASI GEREKEN ADIMLAR

Suriye PKK'sı ya da şimdiki ismiyle SDG iki şeyi yapmak zorundadır. Birincisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne verilen söz ve yürütülen süreç kapsamında silahlarını bırakmalı ve kendini feshetmelidir. Bundan sonraki aşamada da Suriye devletine Suriye hükümetine katılmalıdır. Ama elbette ki üst düzey PKK yöneticileri ya da bizzat eyleme karışmış olan terör örgütü üyeleri bunun dışında tutulmalıdır. Onlar hak ettiği cezayı hukuk önünde çekmelidir.

Suriye'de yeni devlet ya da hükümet kurulduğunda 300 bin kişilik Suriye Milli Ordusu ya da Özgür Suriye Ordusu kendini feshederek merkezi Suriye Devleti'ne ve Suriye Ordusu'na katılmıştır. Aynı şeyi PKK, PYD, YPG ya da SDG yapmamıştır ve bugün Suriye Devleti'yle pazarlık yapmaktadır. Birtakım talepler istemektedir. Bu talepler şayet Irak'taki bölgesel yönetimin varlığına benzer bir talepler olursa ve tam bir entegrasyon sağlanmazsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti elbette ki gereğini yapar. Geçmişte nasıl zeytin dalı harekatını Fırat Kalkanı Harekatı'nı ve Barış Pınarı Harekatları'nı gerçekleştirmişse, yeni bir harekat düzenleyerek Suriye'deki PKK varlığına elbette ki son verir.

TERÖRİST VE SOYKIRIMCI İSRAİL

Son cümle terörist ve soykırımcı İsrail Devleti yapılan anlaşmalara uluslararası hukuka uymamakta ısrar etmektedir. Ve maalesef bu konuda her bir devleti de boşa çıkarmaktadır. Ve Gazze başta olmak üzere Filistin'in değişik bölgelerinde Lübnan'da Suriye topraklarında katliamlar yapmaya, cinayetler işlemeye, oraları bombalamaya devam etmektedir. Artık buna bir dur denmelidir. Mısır'da yapılan ateşkes ve müzakerelerde verilen sözlere Filistin tarafı, Hamas tarafı neredeyse harfiyen uyarken; terörist İsrail sanki orada hiçbir anlaşma yapılmamış gibi davranmaktadır. Yani Mısır toplantısı öncesindeki gibi saldırılarına ve saldırganlığa devam etmektedir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bugüne kadar İsrail'e kol kanat gelen, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere her mecrada sahip çıkan bu devletlerin bu saldırgan ve soykırımcı İsrail'e ve katil Netanyahu ve ekibine dur demeleri gerekmektedir. Şayet bunu yapmazlarsa ileride elbette ki birilerinin de sabrı taşacak ve İsrail hak ettiği sonu yaşayacaktır.

Kıymetli kardeşlerim, değerli basın mensupları! Bu duygu ve düşüncelerle sizleri ve aziz vatandaşlarımızı bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen kargo uçağında hayatını kaybeden 20 kahraman vatan evladına, 20 kahraman aziz şehidimize bir kez daha Cenab-ı Hak'tan rahmet, ailelerine de başsağlığı ve sabır niyazında bulunuyorum. Hepimizin başı sağ olsun, Cenab-ı Hak bu aziz necip, Müslüman Türk milletine ve Türk devletine bir daha böyle acılar yaşatmasın. Teşekkür ediyorum, sağ olun."

Galeri