Yükleniyor...
18 Aralık 2024 • Büyük Birlik Partisi Genel MerkeziBüyük Birlik Partisi

GENEL BAŞKANIMIZ SAYIN MUSTAFA DESTİCİ, ‘HAFTALIK OLAĞAN BASIN TOPLANTISI’NDA KONUŞTU

GENEL BAŞKANIMIZ SAYIN MUSTAFA DESTİCİ, ‘HAFTALIK OLAĞAN BASIN TOPLANTISI’NDA KONUŞTU

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, ‘Haftalık Olağan Basın Toplantısı’nda gündeme dair çok kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Mevlana Celaleddin Rumi’nin ‘751. Vuslat Yıl Dönümü’ vesilesinden, Alperen Ocakları Vakfı’nın organize ettiği buluşmalara, asgari ücret, emekli maaşları, vergi adaleti, belediyelerin mali sorunları, Suriye’deki gelişmeler, terörle mücadele, uluslararası ilişkiler, enerji sübvansiyonları, bütçe görüşmeleri ve yaklaşan seçim hazırlıklarına kadar birçok konu hakkında görüşlerini ayrıntılı biçimde paylaştı.

“Vefatının 751. yılında Mevlana Celaleddin Rumi Hazretlerini rahmetle ve şükranla yad ediyorum.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Anadolu’nun manevi önderlerinden Mevlana Celaleddin Rumi’nin ‘751. Vuslat Yıl Dönümü Şeb-i Arus’ etkinliklerine değinerek şunları söyledi: “Vefatının 751. yılında Türk İslam tarihine, İslam kültürüne, İslam tasavvufuna, Türk düşüncesine ve Türk edebiyatına önemli katkılar sağlamış ve derin izler bırakmış, mutasavvuf, mütefekkir ve İslam alimi Mevlana Celaleddin Rumi Hazretlerini vefatının sene-i devriyesinde, rahmetle ve şükranla yad ediyorum. Onun tüm dünya insanlığının dilinde olan ‘Ne olursan ol yine gel’ büyük bir hoşgörüyü temsil eden ve yine ‘Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol’ sözleri de tüm insanlığa ve başta bu ülkede yaşayan insanlara, yol göstermeye devam edecektir. Onun bu geleneğini, düşüncesini Mevlevi hanelerde yaşatan tüm Mevlevi kardeşlerimizi de buradan bir kez daha sevgiyle ve muhabbetle selamlıyorum.”

“Alperen Ocaklarımız Türk milletinin 4000 yıllık var olma mücadelesinin sorumluluğunu taşımaktadırlar.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Alperen Ocakları Vakfımız tarafından geçtiğimiz Pazar günü Ankara Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirilen ‘Yesevi’den Taceddin’e Alperen Buluşmaları’ programına dikkat çekerek, “Alperen Ocaklarımız Türk milletinin dört bin yıllık var olma mücadelesinin sorumluluğunu taşımaktadırlar. Alperen Ocaklarımız Peygamber Efendimiz HZ. Muhammed Mustafa (s.a.v.) tarafından müjdelenmiş ecdadımızın yüzlerce yıl üç kıtaya hakim kıldığı Nizam-ı Alem ve İlayı Kelimetullah sancaklarını muhafaza etme sorumluluğu da taşımaktadırlar. Ve hep birlikte şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun davasına, çizgisine ve emanetlerine sahip çıkma sorumluluğu da bizlerin omuzlarına bırakılmıştır. Alperen Ocakları ortak akıl ve iradenin mücessem hale geldiği camiamıza, ülkemize ve milletimize güç kattığı miğferler olmaya devam edecektir.” dedi

“Asgari ücrete yapılacak artış 2024 yıl sonu enflasyon rakamlarının altında olmamalıdır.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, asgari ücret görüşmelerine ilişkin de kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Asgari ücret görüşmelerinin devam ettiğini ifade eden Genel Başkanımız, “Asgari ücrete yapılacak artış 2024 yıl sonu enflasyon rakamlarının kesinlikle altında olmamalıdır. Daha önce bizim önerimizle yüksek enflasyondan dolayı 2-3 sene asgari ücret altı ayda bir belirlendi. Hala yüksek enflasyon devam ediyor. Bunun için eğer yüksek enflasyon devam ederse enflasyon tek haneli rakama inene kadar ülkemizde asgari ücret yılda iki kez tespit edilmelidir. Bu devam ettirilmediği zaman asgari ücretli bir hak mağduriyeti yaşamaktadır. İki toplantı gerçekleştirildi. Bu iki toplantıda kamuoyuna yansıyan henüz işveren tarafı da işçi tarafı da bir rakam telaffuz etmedi. Kimin ne istediğini biliyoruz. İşveren kesiminin aklından geçen %30’lar civarında. Sakın ha, aklınızdan böyle bir rakam geçirmeyin! Aklınızdan geçiyorsa bile sakın masaya yıllık enflasyonun altında bir rakam getirmeyin. Onun için asgari ücreti enflasyonun altında bir rakam teklif etmek ve telaffuz etmek bizde de vicdansızlıktır ve doğru olarak göremeyiz. İşçi kesimi aslında makul talep ediyor ve %60 istiyor. Hakkaniyet budur ve işçinin istediği %60 bu sebeple verilmeli ve asgari ücret %60 arttırılmalıdır.” diye konuştu.

“En düşük emekli maaşı bize göre 20 bin liranın üzerinde olmalıdır.”

Genel Başkanımız, düşük maaşlı emeklilerin yaşadığı haksızlıklara da dikkat çekti. Düşük maaşlı çalışanların hayat pahalılığı altında ezildiğini dile getiren Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Bir insanın hayatta kalmasına onuruyla hayatına devam etmesine maalesef yetmiyor. Eleştirilerimizi ve tekliflerimizi pek çok kez dile getirdik. Bu hususta vatandaşlarımızın sesi olmaya devam edeceğiz. Hükümete yapıcı eleştirilerimizi sunacağız. Yol gösterici tavırlarımızı ve tekliflerimizi ileteceğiz. Daha önce de ifade ettim. 2023 Temmuz’unda emeklilerimize yapılan haksızlık henüz düzeltilmedi. O dönem kamu çalışanlarına verildi. Çalışan memurlara verildi. Seyyanen zamlar verildi. Ama emeklilerimiz özellikle düşük maaş alan emeklilerimiz. Bir de kök maaş bilmecesiyle, maalesef hak kaybı yaşadılar. Ve o günden bugüne yaşadıkları hak kaybı 5 bin lira civarında. Bir kere bunun bu Ocak ayında verilmesi ve onun üzerine de artı enflasyon ne kadar gerçekleşmişse onun da 6 aylık enflasyon farkı da verilerek en düşük emekli maaşı bize göre 20 bin liranın üzerinde olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“Esas yapılması gereken asgari hane geçim rakamlarının tespit edilmesidir.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, enerji sübvansiyonlarının adaletsiz dağılımına bir kez daha değinerek şöyle dedi: “Kaynak nerede diyenlere daha önce de gösterdik. Bir kere daha hatırlatalım. Devlet konutlarda kullanılan doğal gaz ve elektriğin %70’ini sübvanse ediyor. En düşük emekli maaşı olan 12 bin 500 lira alanınkini de sübvanse ediyor. Evine sadece tek asgari ücret giren asgari ücretlininkini de sübvanse ediyor. Ama İstanbul’da yalılarda, Bodrum’da, en lüks konutlarda kalanlarınkini de ödüyor. Bu böyle olmaz. Devlet yoksulunkini, geliri düşük olanınkini ödemelidir. Buradan elde edilecek 300-400 milyarlık kaynak işte bu düşük maaş alan emeklerimize ve diğer dar gelirli kesimlerimize aktarılmalıdır. Şimdi Enerji Bakanlığımız bizim teklifimizi dikkate aldı. Cumhurbaşkanlığımız da aldı. Ve iki konuda çalışma yürütüldü. Birisi tamamlandı, birisi yürütülüyor. Elektrik ve doğal gazda artık tüketime göre bir fiyatlandırma yapılıyor kademeli bir şekilde. Esas yapılması gereken asgari hane geçim rakamlarının tespit edilmesi ve bu destekler başta olmak üzere diğer yardımların da bu hane gelirine göre belirlenmesi gerekmektedir. Onunla ilgili de bir çalışma yürütüldüğünü duyuyoruz. İnşallah yılbaşından sonra o çalışmanın da hayata geçmesini bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

“Vergi sistemi düzeltilmeli, adil bir vergi sistemi gelmelidir.”

Mecliste devam eden bütçe görüşmelerini de değerlendiren Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, faiz yükü ve vergide adalet vurgusu yaptı. “Dün en son Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçeleri görüşüldü. Bugün görüşmeler devam ediyor ve Cuma günü de tamamlanacak. Bütçe rakamlarına kısaca bir baktığımızda 2025 bütçe kanunu gider ve gelir tahminleri, gider toplamı 14 trilyon 731 milyar lira. Gelir toplamımız ne kadar? 12 trilyon 800 milyar. Yani 1 trilyon 931 milyar lira açık var. Bütçedeki faiz giderleri neredeyse açıkla hemen hemen aynı. Maalesef bütçemizi çökerten faiz. Onun için Türkiye’nin bu yüksek faizden ve yüksek enflasyondan behemehal kurtulması gerekiyor. Şimdi tabii gelirler nereden diye baktığımızda bu gelirlerin yani 12 trilyon 800 milyarlık gelirin 11 trilyon 139 milyar lirası vergiden. Aslında bizim vergide adalet dediğimiz tam da buna vurgu yapıyoruz. Yani zenginle fakirden çoğu yerde eşit olarak alınan verginin toplamı %70. Ama diğer gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi geliri yüksek olanlardan alınan vergilerin toplamı ise bu vergilerin sadece %30’u. Vergi sistemi düzeltilmeli, adil bir vergi sistemi gelmeli. Çok kazanandan çok, az kazanandan az, kazanmayandan da hayatını zor geçirenden de asla vergi alınmamalıdır. Bunun için hane geçim rakamı tespit edilmelidir.” dedi.

“Muhalefet partilerin hemen hemen tamamı bütçenin içeriğine ilişkin konuşmuyorlar.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, muhalefet partilerinin bütçe görüşmelerindeki tavrını da eleştirdi: “Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere muhalefet partilerin hemen hemen tamamı bütçenin içeriğine ilişkin konuşmuyorlar. Vatandaşın lehine bir şey söylemiyorlar. Milli Eğitim Bütçesi görüşülüyorsa Milli Eğitim Bakanımıza nereden saldırıyorlar? Bütçeden değil. 3-6 yaş grubu okullardan saldırıyorlar. Yani milli, dini konulara gösterdiği hassasiyetten dolayı saldırıyorlar. Milli Savunma Bakanlığı Bütçesi görüşülüyor. Milli Savunma ile alakalı bir şey yok. Nereden saldırıyor? DEM’liler özellikle. Terör örgütünün savunuculuğundan saldırıyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza özellikle deprem bölgesindeki başarılarını da görmezden gelerek nereden saldırıyorlar? İzmir’in suyunun kirli olduğunu gösterdi ya somut olarak oradan saldırıyorlar. Yani bütçenin içeriği ile ilgili konuşmuyorlar. Bizim şurada 3-5 dakika içinde anlattığımız şeylerden bile bahsetmiyorlar” diye konuştu.

“Mali zorluklar tamamen kötü yönetimin sonucudur.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, bazı belediyelerin mali sorunlarına, yüksek prim borçlarına ve astronomik konser giderlerine ilişkin de önemli değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkanımız şunları kaydetti: “Bazı belediyelerin maliyeye ya da sosyal Güvenlik Kurumuna 100 milyar liranın üzerinde prim borcu bulunuyor. Bu borçların tahsiline yönelik ilgili bakanlıkların attığı adımlar şu anda siyasi gündemimizin tartışma konusu olmaya devam ediyor. Afet yaşamış bölgelerin dışında belediyelerin yaşadığı mali zorluklar aynen bu futbol kulüplerimiz gibi kötü yönetim dışında izah edilemez. Bunlar tamamen kötü yönetimin sonucudur. Belediyelerin borçlanması da futbol kulüpleri ya da diğer kurumlarımız da aslında merkezi yönetimin personel sayıları ve giderleri başta olmak üzere belediyeler tarafından yapılan tüm harcamaları bir süreklik içinde ve daha etkin bir şekilde denetlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle son dönemde tartışmalarda adı geçen belediyelerin yürütmeleri gereken asli görevlerinde önemli aksaklıklar yaşanırken kamuoyuna yansıyan astronomik konser giderlerinin kamu vicdanını ve bizleri ciddi şekilde rahatsız ettiğini de buradan tüm vatandaşlarımızla paylaşmak istiyorum. Bunlar nihayetinde milletin parasıdır ve o belediye başkanlarına emanet edilmiştir. Onun için soruşturmanın sağlıklı bir şekilde sürmesi ve burada bir yanlışlık varsa kamu malına el uzatma varsa bir yandaş zenginleştirme operasyonları varsa ya da gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bütçe oluşturma gibi bir durum varsa bunlar tamamıyla açığa çıkarılmalıdır.” Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici’nin bu sözleri, belediyelerin mali disiplin ve kamu kaynaklarının kullanımı konularında partimizin hassasiyetini bir kez daha ortaya koydu.

“Suriye meselesinde Türkiye’nin gözetmesi gereken üç öncelik var.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Suriye’deki son duruma, terör örgütlerinin bölgede yarattığı tehditlere ve Türkiye’nin atması gereken adımlara da ayrıntılı şekilde değindi. Genel Başkanımız, Türkiye’nin Suriye’deki kriz boyunca en insani ve ilkeli yaklaşıma sahip ülke olduğunu vurgulayarak şunları ifade etti: “Türkiye’nin Suriye’de yaşanan kriz ve devamındaki iç savaş boyunca konuya en insani ve ilkeli yaklaşan ülke olduğunu, bu yönleriyle tarihi bir görevi yerine getirdiğini düşünüyorum. Uluslararası aktörler de bu gerçeği kabul etmektedirler. Biz sürecin en başından bugüne Türkiye’nin gözetmesi gereken üç önceliği ısrarla dile getirdik. Bunlardan birincisi Suriye’deki Türkmenler başta olmak üzere Arap, Kürt, Müslüman, Hıristiyan tüm insanların güvenliğinin sağlanması. İkincisi bölgede oluşturulan şirketlerin Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerinin gelişimine, daha kötüsü bir terör devleti kurdurulmasına yol açmaması. Üçüncüsü ise sığınmacıların ülkemizde bulunan sığınmacıların güvenli bir şekilde Suriye’ye dönüşlerinin sağlanmasıydı. Aynı hassasiyetlerimiz devam etmektedir. Toprak ve nüfus bütünlüğünün korunması, Suriye’nin terör unsurlarından temizlenmesi ve Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmeleri bugünden itibaren Türkiye’nin takip etmesi ve tamamlanmasına katkı sağlaması gereken en önemli hususlardır.”

“Suriye meselesi aynı zamanda ülkemiz ve devletimiz için bir milli güvenlik meselesidir.”

Suriye meselesinin aynı zamanda ülkemiz ve devletimiz için bir milli güvenlik meselesi olduğunu belirten Genel Başkanımız Suriye’deki terör unsurlarının temizlenmesi gerektiğini çünkü bunların oradaki Türkmen varlığını ve sınırlarımızı tehdit ettiğini ifade etti. Genel Başkanımız, Türkiye’nin bu konuda vakit kaybetmeden harekete geçmesi gerektiğini ve yarım kalan harekatların tamamlanması gerektiğini söyledi. Genel Başkanımız, “Özgür Suriye Ordusu, Suriye Milli Ordusu ve Suriye’nin şu andaki merkezi yönetiminin de desteğiyle ya onlar buradan terörü söküp atacaklar Türkiye’nin de desteğiyle ya da Türkiye kendi göbeğini kendi kesecek ne Amerika, ne Rusya, ne İran, ne İsrail dinlemeden o bölgeyi teröristlerden temizleyecektir. İsrail’e şu anda Suriye’den tehdit olmadığı halde Golan başta olmak üzere pek çok İsrail toprağını işgal etti. Önemli tesislerini bombaladı. ABD ya da herhangi bir AB üyesi ülkeden buna karşı bir ses yükseltildiğini gördük mü? Görmedik. O halde İsrail’e bütün bunlar olurken ağzını açamayanlar Türkiye’nin 40 yıldır başına bela olan terör örgütüne karşı başlatacağı harekatlara da asla söz söyleme hakkına sahip değildirler. Türkiye’nin, Suriye ile ilgili bir toprak talebi hiçbir zaman olmamıştır. Suriye çıkarsın ülkesindeki teröristleri, Türkiye düşmanlarını Türkiye bundan büyük memnuniyet duyar. Bununla birlikte Suriye Türkmenleri Suriye’nin asli unsurları arasındadır. Ve yeni Suriye yönetiminde de Türkmenler güçlü bir şekilde var olmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“PKK’nın yok edilmesi dışındaki hiçbir öneri insani değildir.”

PKK’nın Suriye kanadının terör örgütü olmasının dışında herhangi bir vasfının kabul edilemeyeceğini belirten Genel Başkanımız, “PKK’nın faaliyet gösterdiği herhangi bir coğrafyada herhangi bir etnik kimliği de temsil ettiğini açıkçası Kürt kardeşlerimizin temsilcisi olduğu iddiasını da reddediyoruz. PKK var olduğu sürecin bütününde insana ait bütün değerlere düşman olmuş sadece ülkemizde 40 binin üzerinde cinayetin sorumlusu bir terör örgütü ve her türlü suçu işleyen uyuşturucudan kadın ticaretine kadar bir suç şebekesidir. Cezalandırılması ve yok edilmesi dışında hukuka da vicdana da insanlığa da uygun hiçbir öneriyi kabul etmiyoruz. Tartışılmasını dahi doğru bulmuyoruz. Çünkü yok edilmesi dışındaki hiçbir öneri insani de değildir, ahlaki de değildir, vicdani de değildir.” diyerek tepki gösterdi.

“Silahlı ya da silahsız bir PKK yönetimine razı olmamız söz konusu dahi değildir.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Suriye’nin kuzeydoğusunda Ayn el-Arap gibi bölgelerde terör örgütünün kontrol sağlaması durumunun milli güvenlik meselesi olduğunu belirtti. Genel Başkanımız, “Suriye’nin kuzeydoğusunda Ayn el-Arap’ta ya da Suriye’nin herhangi bir noktasında, bir şehrinde terör örgütünün yönetimi eline geçirmesi ülkemiz için, Türkiye’miz için, milletimiz için bir milli güvenlik meselesidir. Bizim silahlı ya da silahsız bir PKK yönetimine razı olmamız, kabul etmemiz söz konusu dahi değildir. Bunun masaya getirilmesi bile doğru değildir. Terör örgütleri sadece Suriye’de değil, dünyanın her yerinde varlıklarına son verilmesi ve yok edilmesi gereken yapılardır. PKK’nın meclisteki uzantılarının iftiralarının aksine kimse Ayn el-Arap’taki sivillerin varlığını tehdit etmemektedir. Bilakis Ayn el-Arap’ta veya Suriye’nin herhangi bir bölgesinde sivillerin barış ve huzurunun garantisi terörün yok edilmesinden geçmektedir. Bunun ilk adımı da Suriye’nin üniter yapısının korunmasıdır. Bunu da Suriye’nin yeni yönetiminin sağlaması gerekmektedir. Ayn el-Arap’ta terör örgütünün kalıcı olması ihtimalinde ise Türkiye ne pahasına olursa olsun kimseyi dinlemeden harekatını yapmalıdır.” şeklinde konuştu.

“Mecliste terörist istemiyoruz.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, PKK’nın meclisteki uzantılarının yalan ve iftiralarla Türkiye’yi ve kahraman ordumuzu karalamaya çalışmalarına sert tepki gösterdi: “İçinde bulunduğumuz kritik şartlarda PKK’nın kurdurduğu sözde siyasi parti üzerinden meclise soktuğu sözde milletvekillerinin bugün Suriye’deki PKK unsurlarının da sözcülüğüne soyunmalarının kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin güya Suriye’de sivilleri hedef alıyor iftiralarını yargının acil ve öncelikli görev alanına girdiğini biliyoruz. Ve bu konuda savcılarımızı, yargı kurumlarımızı da geçmişte olduğu gibi bugün de hiç çekinmeden görevlerini ivedilikle yapmaya davet ediyoruz. Bilsinler ki Türk milleti bu hususta Türk yargısının sonuna kadar yanındadır. Bu süreçte bile mecliste utanmadan arsızca PKK, YPG, PYD’ye sahip çıkıyorlar. Türkiye düşmanlığı yapıyorlar ve kahraman ordumuzu da sivilleri öldürüyor algısı yaratmaya çalışıyorlar. Bunların ne işi var mecliste? Onun için milletimiz haklı olarak diyor ki mecliste terörist istemiyoruz.”

“Trump bir anlamda Türkiye’yi överken bir yandan da Türkiye’yi Rusya ve İran’ın karşısında konumlandırmıştır.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, ABD’nin geçmişte Türkiye’ye karşı sergilediği tutumu ve Trump’ın son açıklamalarını da değerlendirdi. “Önce ABD Dışişleri Bakanı Blinken Türkiye’ye geldi. Akabinde ABD’de yeni seçilen ve Ocak’ta görevi devralacak olan Trump Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanımızı öven açıklamalar yaptı. Bu da toplumu sevindirdi adeta. Daha düne kadar tüm bölgesel ve küresel felaketlerin müsebbibi olarak öne çıkarılan İsrail’in ve terör örgütü PKK, YPG’nin ana destekçisi, sponsoru ve hamisi ABD özelde ise Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı aleni tehdit eden ve ona mektuplarla hakaret eden, daha sonra o mektupları dünya medyasına servis eden müstakbel kabinesini Türkiye ve Cumhurbaşkanımıza düşmanlığı tescilli kişilerden seçen Trump birdenbire Suriye politikalarımızın doğruluğu veya yanlışlığının adeta kriteri oldu. Haliyle açıklama sahibinin konumu itibariyle ve duygusal bir toplum olmamız hasebiyle de ülke olarak da millet olarak da gururumuz okşandı. İlk bakışta Türkiye için olumlu ve prestijli atıflarla bezeli bu açıklama bizce iyi analiz edilmelidir. Trump bir anlamda Türkiye’yi överken bir yandan da Türkiye’yi Rusya ve İran’ın karşısında konumlandırmıştır. Aslında olan budur. Suriye’de olabilecek olumlu ya da olumsuz tüm gelişmelerin sebebi ve muhatabı olarak Türkiye’yi işaret etmiştir. Yani sorumluluğu da üstü kapalı olarak kendilerinden bize atmıştır. Aslında bu açıklama Türkiye ve ABD arasındaki yoğun diplomasi trafiğinin ve arka kapı siyasetinin içeriğiyle de alakalı bilgiler vermektedir. Unutulmasın ki bu sorumluluk kargaşayı da getirebilir. Rusya ve İran ile onların bağlantıları da henüz yerle bir olmuş değildir. Daha da ötesi bu iki ülkenin son 20-30 günlük Suriye olaylarının öncesinde ABD ile anlaştığı da yüksek bir ihtimal olarak durmaktadır. Esed’in birkaç gün önce medyaya düşen kaçmadım Rusya tarafından götürüldüm mealindeki sözleri de bunu teyit eder niteliktedir.” ifadelerini kullandı.

“Büyük Birlik Partimiz, 30 yılı aşan siyasi hayatını herhangi bir leke sürülmeden geçirdi.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, partimizin geleceğe dönük çalışmalarından ve Karadeniz’de gerçekleştirilecek çalıştaydan söz ederek şöyle konuştu: “Bu hafta sonu 21-22 Aralık tarihlerinde Trabzon, Uzungöl’de partimiz Başkanlık Divanı üyelerinin de yer aldığı bir çalışma grubumuzla Karadeniz çalıştayımızı gerçekleştireceğiz. Daha sonra sırasıyla diğer bölgelerimizde de bu çalışmaları yapacağız ve 7 çalıştay gerçekleştireceğiz. Burada hem Karadeniz bölgemizin hem ülkemizin hem de dünya gündemindeki konuları istişare edeceğiz. Ayrıca önümüzdeki seçimlere, tahminim seçimler 2027’de yapılacak, Türkiye’nin yeni yüzyılına dünyada hemen her alanda yaşanan büyük değişimleri ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak parti programımızı ve tüzüğümüzü de güncelleyerek gireceğiz. Şubattan itibaren de ilçe kongrelerimizle büyük kongre sürecimizi de başlatıyoruz. Büyük Birlik Partimiz, Türk siyasetinin, dolayısıyla milletimizin en müstesna ve önemli kurumlarından bir tanesi. 29 Ocak 2025’te partimizin 31. kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. Büyük Birlik Partimiz, 30 yılı aşan siyasi hayatını çizgisinde herhangi bir kırıklık yaşamadan üzerine mensuplarının başını öne eğecek herhangi bir leke sürülmeden geçirdi. Ve bu nitelikleriyle de mücadelesine devam etti. Yerel seçimlerde yakaladığımız ivmenin, başarının genel seçimlerde de devam edeceği bir çalışma sürecini bugünden başlatıyoruz. Çalışmalarımızın ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.”