Yükleniyor...
30 Kasım 2024 • Büyük Birlik Partisi Genel MerkeziBüyük Birlik Partisi

GENEL BAŞKANIMIZ SAYIN MUSTAFA DESTİCİ, KRT ‘HAFTANIN KARNESİ’ PROGRAMINA KONUK OLDU

GENEL BAŞKANIMIZ SAYIN MUSTAFA DESTİCİ, KRT ‘HAFTANIN KARNESİ’ PROGRAMINA KONUK OLDU

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, KRT ekranlarında Sinan Onuş’un sunduğu ‘Haftanın Karnesi’ programına konuk oldu. Programda ülke ve dünya gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.

“Enflasyon altında bir zam haksızlık olur.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, asgari ücretle ilgili zam beklentileri konusunda açıklamalarda bulundu. 2025 yılına bir ay kala, geçtiğimiz yıl yapılan büyük zamma rağmen ara zam yapılmadığını hatırlattı. Genel Başkanımız, enflasyon oranlarının yükselmesiyle birlikte gelir düzeylerinin özellikle en düşük emekli maaşı olan 12.500 TL’yi alan yaklaşık 3-5 milyon emekliler ve asgari ücretle geçinen çalışanlar için çok düşük kaldığını belirtti. Pandemi döneminde yükselen enflasyonla birlikte asgari ücretin yılda iki kez, Ocak ve Temmuz aylarında belirlenmesi gerektiğini savunduklarını ve bu uygulamanın birkaç yıl sürdüğünü belirtti. Ancak bu yıl Temmuz ayında bir ara zam yapılmadığını hatırlattı.

Genel Başkanımız, asgari ücretin 2024 yılı enflasyonu oranında artırılması gerektiğini ifade ederek şunları söyledi: “Enflasyon yüzde kaç gerçekleşirse, asgari ücret Ocak ayında en az o kadar artırılmalıdır. Üstü olabilir, olmalıdır, ama asla altı olmamalıdır. Bu da rakamsal olarak en düşük asgari ücretin yaklaşık 25 bin TL seviyesinde olması gerektiğini gösteriyor. Ayrıca refah payı eklenerek bu rakam daha da yükselebilir. Ancak enflasyonun altında bir zam, asgari ücretlilere yapılacak büyük bir haksızlık olur.”

Genel Başkanımız, Temmuz ayında bir ara zam yapılması gerektiğini de yineleyerek, “Eğer enflasyon yüksek seviyede seyretmeye devam ederse, 2025’in Temmuz ayında da asgari ücret mutlaka tekrar güncellenmelidir.” dedi.

“Devlet işverenleri desteklemelidir.”

Asgari ücretin işverenler tarafından ödendiğini hatırlatan Genel Başkanımız, küçük işletmelerin bu yükü kaldırmakta zorlandığını belirtti. Bu nedenle devletin işverenlere destek sağlaması gerektiğini ifade ederek, “Asgari ücret yükseldiğinde işveren sadece maaş ödemiyor; sigorta primi, sağlık primi gibi maliyetler de artıyor. Örneğin bu primlerin yüzde 20’sini devlet karşılarsa, işverene önemli bir destek sağlanmış olur.” dedi.

“Asgari ücret 2024 sonunda gerçekleşecek enflasyon oranında artırılmalıdır.”

10 Aralık’ta toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun, 2024 yılının sonunda gerçekleşecek enflasyon oranını dikkate alarak zam oranını belirlemesi gerektiğini ifade eden Genel Başkanımız, ayrıca bir refah payı eklenmesinin önemine dikkat çekti. “Devlet, işverenleri özellikle primler noktasında desteklemelidir. Bu sayede adil bir uzlaşma sağlanabilir.” dedi ve son olarak asgari ücret üzerinden vergi yükünün kaldırıldığını hatırlatarak, bu uygulamanın işverenleri bir nebze rahatlattığını sözlerine ekledi.

“2023 Temmuz ayında emeklilerimiz bir hak mağduriyeti yaşamıştır.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, emekli maaşları ve EYT düzenlemesi sonrası ekonomide yaşanan sıkıntılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sayın Genel Başkanımız, 2023 Temmuz ayında emeklilerin ciddi bir hak kaybı yaşadığını belirterek bu konuda yapılması gereken düzenlemeler olduğunu belirtti. Genel Başkanımız, “2023 Temmuz ayında en düşük emekli maaşı 7500 TL olarak belirlenmişti. Ancak yasa gereği yapılan zamlar kök maaş üzerinden hesaplandığı için milyonlarca emekli, eline geçen maaşta bir artış göremedi. Örneğin 5000 TL kök maaşa sahip bir emekliye yüzde 25 zam yapılsa bile aldığı maaş 7500 TL olarak kaldı.” dedi.

“En düşük emekli maaşı şu anda 17.000 TL olmalıydı.”

Ocak ayında yüzde 50 oranında zam yapılmasına rağmen, kök maaş üzerinden yapılan bu düzenlemenin emekliler için yeterli olmadığını vurgulayan Genel Başkanımız, en düşük emekli maaşının Temmuz ayında 12.500 TL’ye çıkarılmasına rağmen hâlâ adil bir düzeye ulaşamadığını ifade etti. “Eğer 2023 Temmuz ayında yapılan artışlar kök maaşa değil, alınan maaşa uygulanmış olsaydı, bugün en düşük emekli maaşı 17.000 TL’nin üzerine çıkacaktı. Ancak mevcut durumda en düşük emekli maaşı 12.500 TL olarak kalmıştır. Bu durumda emeklilerimizin yaklaşık 5000 TL’lik bir hak kaybı bulunuyor.” ifadelerini kullandı.

“En düşük emekli maaşı 2025’te 20.000 TL olmalı.”

Genel Başkanımız, 2025 yılı itibarıyla en düşük emekli maaşının 20.000 TL olması gerektiğini belirtti. “Öncelikle en düşük emekli maaşı 17.500 TL’ye çıkarılmalı ve yıl sonunda gerçekleşecek enflasyon farkı doğrultusunda bir artış yapılmalıdır. Eğer bu fark yüzde 20 ya da yüzde 24 seviyesinde gerçekleşirse en düşük emekli maaşı 20.000 TL’nin altına düşmemelidir.” dedi. Genel Başkanımız, bu konudaki görüşlerini Temmuz 2023’ten beri dile getirdiklerini ve emeklilerin haklarını savunmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. Cumhur İttifakı’nın bir parçası olarak Cumhurbaşkanımızla ve Maliye Bakanımızla bu konuda görüşlerini paylaştığını ifade etti.

“Adil bir vergi sistemi olmalı.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, adil bir vergi sistemi ve memur maaşlarına uygulanan yüksek vergi dilimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Vergi konusunda açık ve net fikirler beyan eden ilk parti olduğumuzu belirten Genel Başkanımız, bu konuda çözüm önerilerini dile getirdi.

“Adil bir vergi sistemi, çok kazanandan çok, az kazanandan az, kazanmayandan hiç vergi alınmamasını gerektirir.” diyen Sayın Genel Başkanımız, mevcut vergi sisteminin adil olmadığını ifade etti. Özellikle düşük gelirli çalışanların ve memurların, yüksek vergi dilimleri nedeniyle mağduriyet yaşadığını belirtti.

“Memur maaşlarındaki vergi problemi çözülmeli.”

Genel Başkanımız, memur maaşlarında yılın ikinci yarısından itibaren düşüşlerin başladığını ve bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti. “Bir memur ocak ayında hangi maaşı alıyorsa, temmuzda da ağustosta da aralıkta da aynı maaşı almalıdır. Artışlar hariç, maaşlarda bir eksilme olmamalıdır.” dedi. Sayın Genel Başkanımız, sabit bir vergi dilimi uygulamasının hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şu öneriyi sundu: “Vergi tek bir dilim olmalı ve memurun maaşına göre orantılı şekilde uygulanmalıdır. Örneğin, 40 bin lira maaş alan bir memur daha düşük vergi öderken, 60 bin lira maaş alan daha yüksek, 100 bin lira maaş alan ise en yüksek vergiyi ödemelidir. Bu sayede düşük maaşlı çalışanlarımız üzerindeki vergi yükü hafifletilebilir.”

“Eline geçen maaş etkilenmemeli.”

Genel Başkanımız, düşük gelirli çalışanların yüksek vergi dilimleri nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadığını ve bunun çözülmesi gerektiğini ifade etti. “Sabit bir vergi uygulamasıyla eline geçen maaşın azalması engellenmeli. Maaşlardaki eksilmeler kesinlikle olmamalı.” diye konuştu. Genel Başkanımız, bu konuda önerilerinin kamuoyuyla ve yetkililerle paylaşıldığını, vergi adaletinin sağlanması için mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti.

“Asgari hane geçim rakamı tespit edilmelidir.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, hane gelirlerinin yetersizliği ve sosyal destek mekanizmalarının iyileştirilmesi konusundaki görüşlerini paylaştı. Genel Başkanımız, ‘Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na benzer bir yapının hane geçim ihtiyaçlarını belirlemek üzere kurulmasını önerdi.

Genel Başkanımız, hanelerin asgari geçim rakamlarının tespit edilmesi gerektiğini ifade ederek şu öneride bulundu: “Dört kişilik bir hane için Ankara’da asgari geçim rakamı diyelim ki 30 bin lira. Eğer bu hanenin yalnızca bir asgari ücret geliri varsa ve evde kira ödeniyorsa, devlet aradaki 13 bin liralık farkı sosyal yardım olarak karşılamalıdır. Bu yardım kira desteği, elektrik ve doğalgaz yardımı ya da eğitime destek şeklinde olabilir.”

“Sosyal yardımlar gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmalı.”

Genel Başkanımız, sosyal yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine yönlendirilmesi gerektiğini belirterek örnekler verdi: “Örneğin bir hanede iki asgari ücretli varsa ya da hane halkının başka gelirleri bulunuyorsa, bu hane geçim rakamının üzerine çıkıyordur ve sosyal yardıma ihtiyaç duymuyordur. Ancak tek maaşla geçinen ve evi kira olan bir hane, bu yardımlara en çok ihtiyaç duyan gruptur.”

“Hane geçim destekleri üzerinde çalışmalar yapılıyor.”

Sayın Genel Başkanımız, hane geçim desteği üzerine bir çalışma yürütüldüğünü belirterek, bu mekanizmanın gerçek ihtiyaç sahiplerini hedeflemesi gerektiğini ifade etti. “Bu tarz bir model, sosyal adaletin sağlanmasına önemli bir katkı yapacaktır.” şeklinde konuştu.

“Doğal gaz ve elektrik sübvansiyonları haksız dağıtılıyor.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, devletin sosyal yardımları finanse etmesi için kaynak bulma konusundaki çözüm önerilerini paylaştı. Genel Başkanımız, doğal gaz ve elektrik sübvansiyonları üzerinde durarak bu kaynakların daha adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini belirtti. Genel Başkanımız, devletin doğal gaz ve elektrik faturalarına yaptığı sübvansiyonun adil bir şekilde dağıtılmadığını vurguladı. “Şu anda devlet, zengin-fakir ayırt etmeden doğal gaz ve elektriğin yüzde 70’ini sübvanse ediyor. Aylık geliri 12.500 TL olan bir aile de 10 milyon TL olan bir kişi de aynı desteği alıyor. Bu adil bir sistem değil.” diye konuştu.

“Kaynaklar fakir ve yoksul için kullanılmalıdır.”

Devletin sosyal yardımları daha ihtiyaç odaklı hale getirebileceğini ifade eden Genel Başkanımız, şu öneriyi dile getirdi: “Geliri yüksek olanların doğal gaz ve elektrik sübvansiyonları kesilmeli. Bu kaynak, düşük gelirli ailelere ve emeklilere yönlendirilmelidir. Zengin bir kişi için bu tür sübvansiyonlar bir anlam ifade etmezken ihtiyaç sahibi bir aile için hayati önem taşır.”

“Rakamsal farklar çok büyük.”

Genel Başkanımız, mevcut durumda yapılan sübvansiyonların bütçeye etkisini şu şekilde açıkladı: “En düşük emekliye yapılan 2500 TL’lik zam, altı aylık dönemde bütçeye 33 milyar TL’ye mal oldu. Buna karşılık, doğal gaz ve elektrik sübvansiyonlarının maliyeti yılda 900 milyar ile 1.1 trilyon TL arasında değişiyor. Bu maliyetin önemli bir kısmı geliri yüksek olan kişilere gidiyor.”

“Geliri düşük olanlar için önemli bir fayda sağlayacak.”

Enerji Bakanlığı’nın, sosyal yardımları gelir düzeyine göre yeniden düzenlemek için çalışmalara başladığını belirten Genel Başkanımız, bu adımı desteklediklerini ifade etti. “Bu uygulama, yılbaşından itibaren tamamen yürürlüğe girecek. Geliri düşük olanlar için önemli bir fayda sağlayacak.” ifadelerine yer verdi.

“Hane gelirine göre uygulama şart.”

Genel Başkanımız, sübvansiyonların hane gelirine göre düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. “Geliri düşük bir aile doğal gazını dikkatli kullanırken, yüksek gelirli bir aile bu hassasiyeti göstermiyor. Bu nedenle, kaynakların verimli kullanılması adına yardımlar sadece ihtiyaç sahiplerine yönlendirilmelidir.” ifadelerini kullandı. Son olarak Genel Başkanımız, bu önerilerin sosyal adaleti sağlamada önemli bir adım olacağını belirterek, zenginlerden alınan kaynakların yoksul kesime aktarılması gerektiğini bir kez daha vurguladı.

“Milliyetçilik inançsız olmaz.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, 7. Din Şurası kapsamında ülkemizdeki televizyon dizileri, dijital platformlar ve toplum ahlakını etkileyen yayınlar üzerine değerlendirmelerde bulundu. Sayın Cumhurbaşkanımızın 7. Din Şurası’ndaki konuşmasında, Türkiye’de “İslamsız, inançsız, dinsiz milliyetçilik” oluşturulma çabalarına dikkat çektiğini belirtti.

Genel Başkanımız, “Milliyetçilik, bu topraklarda İslam’dan koparılamaz. İnancımız olmadan kuru bir milliyetçilik olmaz ve yaşamaz. Tarihimiz boyunca kimliğini ve inancını kaybeden topluluklar, benliklerini ve kültürlerini de kaybetmiştir.” ifadelerini kullandı.

“Dijital platformlar denetim altına alınmalıdır.”

Son dönemde dijital platformlar üzerinden yapılan yayınların toplumun ahlakını, inancını ve kültürünü olumsuz etkilediğini vurgulayan Genel Başkanımız, “Amazon, Netflix gibi platformlar serbest bölge gibi çalışıyor ve her türlü yayını yapıyorlar. Bu, kültürel bir emperyalizmdir ve bizim inancımıza, kimliğimize ve gençliğimize yönelik bir tehdittir.” dedi. Sosyal medyanın 16 yaş altına sınırlandırılması gerektiğini belirten Genel Başkanımız, TikTok gibi uygulamaların gençler için ciddi bir tehlike oluşturduğunu ifade etti.

Televizyon dizilerindeki mafya ilişkileri ve şiddet içeren sahneler ile gündüz kadın programlarında yayımlanan içeriklerin topluma zarar verdiğini belirten Genel Başkanımız, şu ifadeleri kullandı: “Şiddetin özendirildiği diziler ve programlar, toplumumuzda cinayet ve suç oranlarının artmasına sebep oluyor. Bu tür yayınlara karşı da gerekli düzenlemeler yapılmalı ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) daha etkin rol almalıdır.”

“Toplumumuzu hedef alan kültürel saldırılara karşı bir savaş başlatmamız gerekiyor.”

Genel Başkanımız, Büyük Birlik Partisi olarak medya mensupları, sosyologlar, psikologlar ve ahlak bilimcilerden oluşan bir heyet kurduklarını ve bu konularda kapsamlı bir rapor hazırladığımızı ifade etti. “Bu rapor, hem Sayın Cumhurbaşkanımıza hem siyasi partilere hem de kamuoyuna sunulacaktır. Toplumumuzu hedef alan kültürel saldırılara karşı bir savaş başlatmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Genel Başkanımız, şiddet ve suçun özendirilmesine karşı olduğumuzu belirterek, “Televizyon ve dizilerde işlenen şiddet sahneleri toplumumuzda olumsuz örnek oluşturuyor. Bu yayınlara karşı daha sert önlemler alınmalıdır.” ifadelerini kullandı. Genel Başkanımız, toplumsal değerlerimizi koruma konusunda herkesi sorumluluğa davet etti ve bu alanda Büyük Birlik Partisi’nin kararlılıkla çalışacağını vurguladı.

“Askeriye siyasetten uzak durmalı.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki disiplin, milli irade ve darbeci zihniyet konularında önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin geçmişinde yaşanan darbeler ve milli iradeye yapılan müdahalelerin sonuçlarına değinen Genel Başkanımız, bu olaylardan ders çıkarılması gerektiğini ifade etti. “Türkiye’de geçmişte, neredeyse her on yılda bir milli iradeye müdahale edilmiş ve darbeler yaşanmıştır. En son FETÖ örneğinde olduğu gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bir casus örgüt sızmıştır. Bu acı tecrübeler bize, askeriyenin siyasetten uzak durması gerektiğini öğretmiştir.” diyen Genel Başkanımız, siyasetin de askeriyeye müdahalede bulunmaması gerektiğini vurguladı. “Askeriye, bizim için Peygamber Ocağı’dır. Mehmetçik, vatanı için ölmeyi, şehit olmayı ve gerektiğinde savaşmayı göze alan kahramanlardır. Ancak disiplin, bir ordunun başarısının temelidir. Disiplin kaybolduğunda, ordudan başarı beklenemez.” dedi.

“Emir-komuta sistemi titizlikle korunmalıdır.”

Genel Başkanımız, askeri disiplini zayıflatan durumların tarih boyunca büyük kayıplara neden olduğunu belirtti. Örnek olarak, Uhud Savaşı’nda Okçular Tepesi’nin disiplinsizce terk edilmesini ve Viyana Kuşatması’ndaki başarısızlığı gösterdi. “Bugün de aynı hassasiyetle emir-komuta sisteminin korunması gerekiyor. Suriye’nin kuzeyinde yaşanan terör tehdidi, geçmişte alınmayan askeri kararların bir sonucudur. Eğer 2013-2014 yıllarında Türk ordusu zamanında müdahale etmiş olsaydı, bugün bu tehditlerle karşı karşıya olmazdık.” ifadelerini kullandı.

“Disiplin meselesi gündemden düşmelidir.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, son dönemde gündeme gelen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” tartışmalarını değerlendirerek şunları söyledi: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir disiplinsizlik yaşanmışsa, bu mesele disiplinsizlik çerçevesinde ele alınmalıdır. Şu anda yaşananlar, disiplinsizlik nedeniyle açılan soruşturmalardır. Bu, TSK’nin bir iç meselesidir. Komutanlar, harbiyeli öğrencileri evlatları gibi görerek karar vereceklerdir ve bu karara herkes saygı göstermelidir.”

Genel Başkanımız, bu tür tartışmaların artık Türkiye’nin gündeminden çıkarılması gerektiğini belirterek, “Disiplin soruşturması açılmasaydı, disiplinsizlik devam ederdi. Türk Silahlı Kuvvetleri buna meydan vermemelidir ve vermeyecektir.” dedi.

Genel Başkanımız, milli iradenin korunmasının Türkiye’nin demokratik geleceği açısından kritik olduğunu ifade etti. “Darbeler ve milli iradeye yapılan müdahaleler, ülkemizin ilerlemesine en büyük engel olmuştur. Bu nedenle, geçmişteki hatalardan ders alarak, demokratik değerlerimizi ve milletimizin iradesini her zaman korumalıyız.” diyerek açıklamalarını tamamladı.

“Biz Müslüman Türk milletinin askerleriyiz.”

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Mustafa Kemal Atatürk’ün toplumsal birleştirici rolüne dikkat çekerek, onun üzerinden yapılan ayrıştırmaların yanlış olduğunu ifade etti. Tarihimizdeki liderlerin ve komutanların Türk milletinin ortak değerleri olduğuna vurgu yapan Genel Başkanımız, Türk milletinin tarih boyunca Osmanlı, Selçuklu, Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar gibi devletlerin mirasını taşıdığını belirterek, “Mustafa Kemal Paşa da Osmanlı’nın bir paşasıydı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ise başkomutanı ve kurucu Cumhurbaşkanıdır. Biz hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve asil Türk milletinin askerleriyiz.” dedi.

“Atatürk hepimizin ortak değeridir.”

Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak tarihimizdeki en önemli figürlerden biri olduğunu vurgulayan Genel Başkanımız, “Mustafa Kemal Atatürk, hepimizin ortak değeridir. Ona saygı ve hürmet, milletimizin birliğinin bir göstergesidir. Onun üzerinden toplumu ayrıştırmaya çalışmak yanlıştır ve kabul edilemez.” ifadelerini kullandı.

“Tarihimizdeki liderlere sahip çıkmalıyız.”

Genel Başkanımız, Fatih Sultan Mehmet, Alparslan gibi Türk tarihine damga vurmuş diğer liderlerle birlikte Atatürk’ün de milletimizin kimliğinin önemli bir parçası olduğunu belirtti. “Tarihimizi ve liderlerimizi birleştirici bir unsur olarak görmeli, onların mirasına sahip çıkmalıyız.” dedi. Toplumun birliği ve bütünlüğü için ortak değerlere saygının önemine vurgu yaparak, ayrıştırıcı söylemlerden kaçınılması gerektiğini ifade etti.