Yükleniyor...
15 Kasım 2025 • Büyük Birlik Partisi Genel MerkeziBüyük Birlik Partisi

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Ege Bölge Parti İçi Eğitim Toplantısında konuştu

Ege Bölgesi Parti İçi Eğitim Toplantısı, Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici'nin açış konuşmasıyla başladı. Sayın Genel Başkanımız, Türkiye ve Dünya gündeminden önemli başlıklara değinerek değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Ege Bölge Parti İçi Eğitim Toplantısında konuştu

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Ege Bölgesi Parti İçi Eğitim Toplantısı'nın açış konuşmasında Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin temel başlıklarda açıklamalarda bulundu. Sayın Genel Başkanımız şunları söyledi:

Ege Bölgesi İç Eğitim Toplantımızın hayırlı olmasını diliyorum. Bugün burada Ege Bölgesinde yer alan İzmir, Manisa, Denizli, Aydın, Uşak, Muğla, Kütahya ve Afyon il başkanlarımız ve ilçe başkanlarımızla birlikteyiz. Öncelikle kendilerine hasseten bir kez daha hoş geldiniz, şeref verdiniz diyorum.

Daha önce yine bu salonda Doğu Anadolu, Karadeniz ve İç Anadolu bölge teşkilatlarımızla bu toplantıyı gerçekleştirdik. Bugün Ege Bölge Teşkilatlarımızla il ve ilçe başkanlarımızla bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. İnşallah önümüzdeki haftalarda da Güneydoğu Anadolu, Marmara ve Akdeniz teşkilatlarımızla da bu toplantıları gerçekleştirerek bu ay içerisinde bu eğitim toplantılarımızı inşallah tamamlayacağız. Ben bir kez daha hayırlı olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum ve başta bu eğitimi veren hocalarımız olmak üzere bu hazırlıkların yapılmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma da sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum. Emeklerini Cenab-ı Hak inşallah zayi etmesin ve hayra tebdil eylesin diyorum.

20 ŞEHİT

Azerbaycan'dan kalktıktan kısa bir süre sonra hemen Gürcistan sınırına geçiş yaptığı anda düşen C-130 tipi askeri nakliye uçağımızda, onun düşmesiyle hayatını kaybeden 20 kahraman askerimizi, kahraman evladımızı, kahraman şehidimizi dün memleketlerinden tekbirlerle ve dualarla uğurladık. Öncelikle kendilerine bir kez daha Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun inşallah diyorum. Başta acılı anne, baba, eş, çocuklar olmak üzere tüm yakınlarına kahraman silah arkadaşlarına ve aziz ve necip Müslüman Türk milletine bir kez daha başsağlığı ve sabır niyaz ediyorum.

UÇAĞIN DÜŞÜŞÜYLE İLGİLİ SPEKÜLASYONLAR

Hepimizi üzüntüye boğan bu hadise inanıyorum ki düşüş sebebi -karakutusu da bulunmuş uçağın- ve şu anda üzerinde çalışılıyor inşallah en kısa zamanda uçağın düşüş nedeni de kamuoyuyla paylaşılacaktır ve kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan spekülasyonlar da ortadan kaldırılacaktır. Benzer tüm hadiselerde maalesef belli gruplar, belli insanlar, belli kesimler daha resmî sonuçlar açıklanmadan, uçağın karakutusu incelenmeden bir takım yorumlar yapmaktadır ya da bilgiler paylaşmaktadır. Bunların hiçbir faydası yoktur. Neticede devletimiz silahlı kuvvetlerimiz olay anından hemen kısa bir süre sonra Gürcistan hükümet yetkilileriyle irtibata geçerek kendi kaza kırım ekibini Gürcistan'a göndermiştir ve çalışmalar onların gözetiminde onlarla birlikte yapılmıştır. Onun için ben aziz milletimize bu konuda hükümet yetkililerimizden ya da resmî makamlardan ya da ilgili makamlardan yapılan açıklamalar dışındaki açıklamalarına rağbet etmemelerini ve fitne çıkarmak isteyenlere fırsat vermemelerini istirham ediyorum.

HIRVATİSTAN’DA YANGIN SÖNDÜRME UÇAĞININ DÜŞMESİ

Biliyorsunuz hemen ondan birkaç gün sonra. 2 gün önce de maalesef. Hırvatistan'da bir yangın söndürme uçağımız düştü. Oraya bakıma giden uçağımız maalesef -açıklamalara göre- kötü hava koşulları sebebiyle düştü. İki uçaktan birisi tekrar havaalanına dönerek iniş yaptı ve ikincisi düştü. Bu uçakta bulunan bir pilotumuz da yine maalesef hayatını kaybetti. Kendisine, ailesine ve Orman Genel Müdürlüğümüzün tüm mensuplarına da bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyorum.

ORMAN YANGINLARI

Tabii orman yangınları yaz aylarında özellikle son yıllarda daha da artmış vaziyette ve ormanlarla birlikte ciğerlerimiz de yanıyor. Tabi her defasında da biliyorsunuz ‘yangın söndürme uçağı, helikopter’ gibi konular gündeme geliyor. Tabii bu kış aylarında Bakanlığımızın (Tarım ve Orman Bakanlığı) ya da (Orman) Genel Müdürlüğümüzün bu uçakları bakıma göndermesi kadar doğal bir şey yok. Elbette ki uçakları bakıma gönderecek. Bu tür kazalar da maalesef işin doğasında var. Ve sadece bakıma göndermek değil, ihtiyaç olan uçakların da bu dönem içerisinde alınacağını ya da eksik malzemelerin tamamlanacağını ve -inşallah tabii ki temennimiz çıkmaz ama- çıkacak orman yangınlarına daha etkili bir şekilde müdahale edileceğine inanıyorum. Orman yangınlarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızı ve kahraman orman işçilerimizi de bir kez daha rahmetle ve şükranla yad ediyorum. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun.

KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

Bugün 15 Kasım 2025. Bundan tam 42 yıl önce, 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etti ve o günden bugüne kadar da bu 42 yıllık süreçte de bağımsız bir devlet olarak yoluna devam etmektedir. Öncelikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 42. yılını şahsım ve Büyük Birlik Partisi camiası adına bir kez daha yürekten kutluyor, ‘Yaşasın bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ diyorum. Artık bu ‘Kuzey’ kelimesini de kaldırıp direkt ‘Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ dememiz gerektiğini ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak devletin isminin yenilenmesini de buradan bir kez daha ifade ediyorum.

RUMLARIN ENOSİS HAYALİ VE KIBRIS BARIŞ HAREKATI

Bu bağımsızlığa giden yol kolay olmadı. Kıbrıs Türklüğü binlerce on binlerce şehit verdi. Enosis hayali gören Rumlar tarafından adeta soykırıma uğratıldılar. Çünkü onların hayali adada bir tek Türk bırakmamak ve adanın tamamını Rumlaştırmaktı. Ama Kıbrıs Türkü buna direndi. Ve nihayetinde 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile de Kıbrıs Türk halkı Rumların soykırımından ve katliamlarından kurtarılmış oldu. 83'e kadar gelen süreçte pek çok kez adil, eşit yönetimli bir devlet için çaba gösterildi. Ama her defasında Rumlar ya yaptıkları anlaşmalara uymadılar ya da imzaladıkları anlaşmalardan vazgeçerek yine enosis hayali peşinde koşmaya devam ettiler. En nihayetinde Rauf Raif Denktaş'ın öncülüğünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Ve bugün 42 yaşında. İnşallah Dünya var oldukça Kıbrıs'ta Türk Müslüman var olacaktır ve bağımsız bir devlet olarak yollarına devam edeceklerdir.

KKTC İÇİN HAYATİ OLAN ÜÇ KONU

Daha önce de ifade ettim: Şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için hayati olan üç konu var:
Onlardan bir tanesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ‘Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ olarak bağımsız bir şekilde yoluna devam etmesi.
İkincisi Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin garantörlüğünün daha da güçlendirilerek devam etmesi.
Üçüncüsü de Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye’nin sarsılmaz iş birliğinin sonuna kadar devam etmesi.

Bunlardan herhangi biri zarar görürse işte o zaman Kıbrıs'ta Türk varlığı da yok olmayla karşı karşıya kalacaktır. Ben Ada’daki kardeşlerimizin bu bilinçte olduklarını gördüm. Ama elbette ki her toplumun içinde olduğu gibi çürük elmalar yok mu? Elbette çürük elmalar var. Ama bunları ayıklayacaklardır ve inşallah bu 3 ilkeye bağlı kalarak -ki onlar için bizim için hayatidir- inşallah yollarına devam edeceklerdir. En son bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yaşandı ve bu konularda seçim sathı mahallinde hep gündemdeydi. Ama Kıbrıs halkı Kıbrıs Türkleri hep şunu söylediler bize: ‘Yani kim seçilirse burada, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bağımsız olarak yoluna devam eder. Türkiye'nin garantörlük haklarını asla tartıştırmayız. Ve Türkiye ile tam bir dayanışma ve iş birliği içerisinde. Yolumuza devam ederiz. Türkiye'ye danışmadan özellikle uluslararası konularda herhangi bir adım atmayız’ dediler. Nitekim yeni seçilen Cumhurbaşkanı Tufan Erhurman da hem seçim gecesi yaptığı konuşmalarda hem son Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanımızla (Recep Tayyip Erdoğan) birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında bunları çok açık ve net bir şekilde dile getirdi. İnşallah Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti -dediğim gibi- güçlenerek bağımsız bir şekilde yoluna devam edecektir. Bu vesile Kıbrıs Türk halkının önderlerinden mücadelesinin liderlerinden merhum doktor Fazıl Küçük'ü, ilk cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ı, şehitlerimizi, mücahitlerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle ve şükranla yad ediyorum. Ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun.

MANİSA’DA TRAFİK POLİSİNİN ŞEHİT OLMASI

Kısa kısa da olsa Türkiye'nin gündemiyle ilgili birkaç hususu da yine sizinle paylaşmak istiyorum.
Maalesef bir acı haberden Manisa'nın Alaşehir ilçesinde Alaşehir Sarıgöl yolu üzerinde trafik polisi aracının tıra çarpması sonucu bir polis memurumuzun şehit olduğunu, birinin de ağır yaralandığını üzülerek öğrendik. Şehidimize Allah'tan rahmet, yaralı polis kardeşimize de acil şifalar niyaz ediyorum.

ASRIN FELAKETİ

2023 yılının 6 Şubat'ında Türkiye büyük bir deprem yaşadı. Bir felaket yaşadı ve ‘Yüzyılın Felaketi’ olarak adlandırıldı. Bir kez daha depremde hayatını kaybeden kardeşlerimizi rahmetle yad ediyorum. Mekanları cennet olsun inşallah, diyorum. Ve ülkemizin maalesef pek çok noktasında depremler düşük ölçekli ya da bazen işte Balıkesir Sındırgı’da olduğu gibi orta şiddette, orta seviyede ama sık sık tekrarlanmakta. Bunun için Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi depremdir. Ve depreme hazırlıklı olmaktır. Deprem anında yapılacak işlerin noktasında vatandaşımızın iyi eğitilmesidir. Eksik malzeme bırakılmamalıdır. Ve devremden sonra yapılacaklarla ilgili de yine devletimiz tam bir hazırlık içinde olmalıdır. Allah'a hamdolsun 11 ilde yaşanan ve Yüzyılın Felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat Depremi’nden sonra Devletimiz tarafından Hükümet eliyle, daha çok da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile İçişleri Bakanlığımız, AFAD'ımız el ele birlikte yaptığı çalışmalar bugün hepimizin gurur kaynağı vesilesi olmuştur. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere ilgili bakanlarımıza, kurum başkanlarımıza, orada çalışan işçilerimize, mühendislerimize, hepsine yine şahsım ve camiam adına teşekkür ediyorum. Bugün de Adıyaman'da 350 bin konutun deprem konutunun teslimi gerçekleştirilecek. Biz de davetliydik. Ama bu toplantı vesilesiyle oraya katılamıyorum ama arkadaşlarımız, Genel Merkez yöneticilerimiz ve bölge il ve ilçe başkanlarımız inşallah programda olacaklar.

KONUT İHTİYACI, TOKİ VE 500 BİN KONUT PROJESİ

Ülkemizin insanımızın en önemli ihtiyaçlarından birisi de biliyorsunuz konut ihtiyacı. Özellikle kiraların çok fahiş bir şekilde son yıllardaki artışından sonra herkes çok daha istekli bir şekilde ev sahibi olmak istiyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza bağlı TOKİ ve Emlak Konut aracılığıyla ülkemizin hemen hemen her tarafında ucuz ya da makul fiyatlarla konutlar inşa ediliyor. Ve buralara olan rağbeti de hepimiz görüyoruz. Depremde özellikle bu kurumlarımız tarafından yapılan binaların hasar görmemesi ya da az hasarla depremi atlatması, bu kurumlarımız tarafından yapılan binalara olan rağbeti depremden sonra daha da artırmıştır. Bunun için hem de işte toplumumuzda özellikle dar gelirli, dar ve sabit gelirli ve evi olmayan vatandaşlarımızın ev sahibi olması için şu anda yine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımıza bağlı TOKİ ve bağlı kuruluşlar tarafından sunulan 500 Bin Konut Projesine vatandaşlarımız ilk günlerde milyonlarca başvuru yaparak büyük bir rağbet göstermiştir.

Bu da tabii ki bir iki sonucu çıkarmaktadır. Birincisi dar gelirli vatandaşlarımızın pek çoğunun ev sahibi olmamasıdır. Ve yüksek düzeyde ev sahibi olma arzularıdır. Çünkü başka türlü ev sahibi olma imkanları şu anda mevcut değildir. İkincisi de işte depremde, bu kurumlarımız tarafından yapılan konutların ayakta kalmasıdır, yıkılmamasıdır. Ve tabii ki en önemlisi de. Ucuz maliyetli ve yüksek düşük faizle uzun vadeli ödeme planıdır.

Deprem konutlarının bu derece iki yıla varmadan 350 bin konutun tamamlanması ve bugün teslimi ve bu 500 Bin Konut Projesi için bir kez daha Hükümetimizi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum’u ve ekibini yürekten kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum.

VATANDAŞIN EN ÖNEMLİ GÜNDEMİ: EKONOMİ

Vatandaşımızın en önemli gündem maddesi -ki bütün kamuoyu araştırmalarında bu çıkıyor- ekonomi. Maalesef özellikle biraz önce de bahsettim. Sabit ve düşük gelirli kesimlerimiz hayatı yaşamakta büyük zorluk çekmektedirler. Özellikle hayat pahalılığı adeta bellerini bükmektedir. Türkiye'de bir kesim -ekonomik anlamda söylüyorum- baharı, yazı yaşarken; çoğunluk kesim maalesef sonbaharı bile yaşayamamaktadır, kara kış yaşamaktadır. Bunun için nasıl konutta çözümler üretiliyorsa, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak için de Hükümetimizin ve onun yönettiği Devletin, devlet kurumlarının çözümler üretmesi gerekmektedir.

“EMEKLİ VE ASGARİ ÜCRETLİ, BU ÜLKENİN HAMALLARI DEĞİL”

Bunların birincisi: ‘eşit işe eşit ücret’ olmalıdır. Genelde ‘adil bir ücret’ olmalıdır. Adil bir dağıtım olmalıdır. Hemen hemen her toplantımızda ısrarla neden emeklilerimizi söylüyoruz? Bugün de detaya girmeden söyleyeceğim. 2023 ocağında en düşük emekli maaşı, en düşük memur ve kamu işçisi maaşının 3’te 2’siydi. Bugün 3’te 1’ine düşmüş vaziyette. İşte adalet nasıl test edilecek? 2023 Ocak seviyesine emekli maaşını getirerek, yani en düşük kamu işçisinin ve memurun aldığı ücretin 3’te 2’si seviyesine getirerek bu yapılmalıdır. 16 milyon emeklimiz vardır. Dolayısıyla da buraya yapılacak zamların bütçeye çok yüklü maliyetler getireceği ve bunun için bu artışların yapılamadığı ifade edilmektedir. Eğer bir külfet varsa o zaman bunu 85 milyon birlikte çekmeliyiz. Bunu emeklinin ve asgari ücretlinin sırtına yükleyemeyiz. Onlar bu ülkenin hamalları değil. Bu ülkenin eşit vatandaşlarıdır. Onurlu vatandaşlarıdır. Onun için emeklilerimizin aldığı ücret bu yeni yılda mutlaka 2023 seviyesine getirilmelidir.

Daha önceki toplantılarda rakam da ifade ettim. Yine ocak ayı yaklaştığında net rakamları da söyleyeceğim. Ama bu söylediğim zaten her şeyi ifade etmektedir. 2023 ocağında maaş dengesi nasılsa emekli, çalışan, aktif memur, kamu işçisi 2026 ocağında da aynı seviyeye getirilmelidir. Asgari ücret dövizle ifade edilmekte ve 500 doların üzerinde olduğu söylenmektedir. Hatta bazı kesimler Türkiye'de asgari ücretin yüksek olduğunu, bu sebeple tekstil fabrikaları başta olmak üzere pek çok kuruluşun Mısır ya da benzeri ülkelere fabrikalarını taşıdıklarını ifade etmektedir. Devletimiz ya da Hükümetimiz bunları Türkiye'de tutmalıdır. Sanayi kuruluşlarımız Türkiye'de kalmalıdır. Ve yenileri Türkiye'de açılmalı ya da Türkiye'ye getirilmelidir. Bunun için yapılacak iş işçinin, emekçinin hakkına, hukukuna el atmak değil ya da onların maaşını düşük tutarak bu korkunç hayat pahalılığı karşısında onları ezdirmek değil, onları desteklemek olmalıdır.

“ASGARİ HANE GEÇİM RAKAMI KOMİSYONU KURULSUN”

Büyük Birlik Partisi olarak biliyorsunuz çok ısrarla vurguladığımız bir önerimiz vardı. Çalışılıyor ama bir an önce -en azından en geç yılbaşında- hayata geçirilmesi gerekiyor. O da neydi? Tıpkı Asgari Ücret Tespit Komisyonu gibi bir Asgari Hane Geçim Rakamı Komisyonu kurulsun ve bu rakamın altında ücret alanlara destek verilsin. Örneğin İzmir'de dört kişilik bir hane en az 30 bin liraya geçinebilir. Asgari ücretli sadece 22 bin lira tek maaş aldığı evde kira, işte aradaki 8 bini devlet ona verecek. Evine iki maaş giren, evi de kendisi olana vermeyecek. Aynı şey emekli içinde geçerli. Tek emekli ayda 16 bin 800 alıyor. Evi kira, evde başka çalışan yok. Hanımı da emekli değil. İşte ona o 14 bin lira farkı devlet verecek. Ama hem emekli hem hanımı da emekli. Ev kendisinin bir de yazlık var. Bir de birkaç daireden kira geliri var. Bunlara değil. İşte bunun için bu hane geçim rakamı tespit edilmeli. Ve hanelerin gelirleri tespit edilerek işte hane geçim rakamının altında kalan ailelere bu yardımlar ve destekler yapılmalıdır.

Bir şey daha önerdik biz bu emeklilik sistemimizin rahatlaması için. Belki burada da var onlarca arkadaşımız. Bugün aldığı 16 bin 800'e ihtiyacı yok. Çünkü aktif olarak çalışıyor. Ya da iş sahibi ya da kira gelirleri var. İşte bu tür milyonlarca insanımız var. Bunlara devlet bir anlaşma sunmalı. Demeli ki ‘bugün alacağın 16 bin 800 lirayı 10 yıl almayacaksın. Bunu ben işleteceğim senin adına. 10 yıl sonra sen bugünkü rakamlarla 16 bin 800 lira değil, farzımuhal 25 bin lira emekli aylığı alacaksın bugünkü rakamlarla. Onun için bu teklifi de devletimizin yapması ve işte zam yaparken hep eli zorlanıyor. 16 milyon, 16 milyon, 16 milyon. Dolayısıyla da mevcut maaş alan emekli sayısını gönüllü olarak tıpkı özel sigorta şirketlerinin yaptığı gibi azaltabilir. Bunun da biz gündeme alınmasını ve hızlı bir şekilde de hayata geçirilmesini bekliyoruz.

KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRETİM

Üretici, sanayici, kobilerimiz. Eldeki bütün imkanlar kullanılarak desteklenmelidir. Bizim üretmekten başka çaremiz yok. Bizim katma değeri yüksek olan ürünlerimizi de üretmekten başka çaremiz yok. Bakın bugün dünyadaki bor rezervinin yüzde 70’i bizde. Ama dünyada bordan kazanılan paranın yüzde 70’ini kazanabiliyor muyuz biz? Yüzde 7’sini bile kazanamıyoruz. Biz tonunu 200 dolara Çin'e veriyoruz. Ya da Amerika'ya onlar işliyor ve tonunu 200 bin dolara satıyor. Yani bizden aldıklarının bin katı fiyata satıyor. Onun için işte biz bu elementlerimizi, bu madenlerimizi işleyecek tesislere yoğunlaşmalıyız. Bu anlamdaki girişimcilerimizi, yatırımcılarımızı da desteklemeyiz. Tıpkı savunma sanayisinde olduğu gibi. Bakın devlet, hükümet oraya bir öncelik verdi. Haklı olarak, doğru olarak, destekliyoruz. Nasıl inkişaf oldu? Nasıl üretimler oldu? Aynı şeyi madenlerimizle ilgili yapabileceğimize de ben yürekten inanıyorum.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ

Türkiye'de sürdürülmekte olan bir ‘Terörsüz Türkiye’ süreci var. Ben daha önce de defalarca ifade ettim. Çok açık yüreklilikle düşüncelerimizi, partimizin görüşlerini paylaştım. Bugüne kadar ilkesel bir duruş ortaya koyduk. Bundan sonra da aynı duruşumuzu bugünün şartlarında muhafaza ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Hepimiz terörsüz Türkiye isteriz. Ki zaten şu anda Türkiye'de terör yok. Elhamdülillah devletimiz, silahlı kuvvetlerimiz, Mehmetçiğimiz, polisimiz; hain ve kanlı PKK terör örgütünü sınırlarımız içerisinde ağır bir yenilgiye uğratarak köklerini kazımıştır. Bugün ülkemizin her tarafında huzur vardır. Bütün bölgelerimizde terörsüz bir vatan vardır. Bundan da büyük memnuniyet duyuyoruz.

Ama Irak'ın kuzeyinde PKK varlığını devam ettirmekte midir? Evet, güçlü bir şekilde ettirmektedir. İran'da devam ettirmekte midir? Evet, ettirmektedir. Suriye'nin kuzeyinde Amerika Birleşik Devletleri Özel Kuvvetleri CENTKOM'un desteğiyle bir bölgeyi hem de Suriye'nin neredeyse üçte birini kontrol altında tutmakta mıdır? Evet tutmaktadır. Dolayısıyla da PKK'nın silah bırakmasından bizim anladığımız ve vatandaşımızın beklediği şudur. 25-30 silahın yakılması ya da 15-20 çapulcunun Türkiye sınırlarının dışına çıktığı görüntüsü değil. PKK başından itibaren söylendiği gibi tüm unsurlarıyla silah bırakacak ve yine tüm unsurlarıyla ve ister Türkiye, ister Suriye, ister Irak, ister İran hepsi kendini feshedecek. Bugün onu görüyor muyuz? Görmüyoruz. Bırakın Suriye'dekini Irak'takini Türkiye PKK'sı bile bugün silah bıraktığını ya da kendini feshettiğini ilan etmemiştir. Belli adımlar beklediklerini söylemektedirler. Adına da demokratik dönüşüm demektedirler. ‘Bekledikleri adımlar nedir’ diye sorduğumuzda da kaçamak cevaplar vermektedirler. Onların ne murat ettiğini biz 40 yıllık tecrübemizle biliyoruz değerli arkadaşlar. Dolayısıyla da onların taleplerinin gönüllerinden geçen ama bir kısmını dillendirdikleri, bir kısmını dillendiremedikleri taleplerinin ne olduğunu biz biliyoruz. Ama sözü fazla uzatmadan şunu ifade etmek istiyorum. Daha önce de ifade ettim. Nasıl ki Allah inancı, tevhid, şirk ortak kabul etmezse devlet yönetimi de ortak kabul etmez.

Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu milletin adı Türk milletidir. Kürdü ile, Türkmeni ile, Arabi ile, Çerkezi ile, Boşnağı ile, Alevisi ile, Sünnisi ile Türk milletidir. Bu ülkenin bayrağı rengini şehitlerin kanından alan ay yıldızlı al bayraktır. Marşı İstiklal Marşı’dır. Ve başkenti de Ankara'dır.

DEM’İN TALEPLERİ NELERDİR?

DEM’liler karnından konuşuyor. Ama yaptıklarıyla biz gerçek yüzlerini görüyoruz. Hala ilçe teşkilatlarına Türk bayrağı asıyorlar mı? Asmıyorlar. Herhangi birisinin birden partilinin elinde bir Türk bayrağı görebildik mi? Yok. İstiklal Marşı okuyorlar mı? Yok. Eğer yarım yamalak da olsa söyledikleri gibi bu devletin varlığının bu ülkenin bütünlüğünün, bu milletin birliğinin gerçekte yanındalarsa önce bütün ilçe il teşkilatlarını bir ay yıldızlı al bayraklarla bir süslesinler. Ve her programlarına başlarken, önemli programlarında İstiklal Marşı’nı bir okusunlar bakalım. Bir samimiyetlerini görelim. Bugüne kadar bunu göremedik. Daha da önemlisi boyunlarındaki Amerikan-İsrail-Batı tasmasını çıkarıp Türk devletine teslim olsunlar, tabi olsunlar. Amerikan-İsrail'in ve Batı’nın uşağı olmaktan bir vazgeçsinler. Desinler ki ‘Biz Türk devletinin vatandaşıyız, biz Türk milletinin bir parçasıyız.’ Bunu bir desinler. Bunu demeyen kişiyle biz muhatap alınmasını, konuşulmasını, onların meşrulaştırılmasını doğru bulmuyoruz. Bu bizim görüşümüz. Ve bugüne kadar da hep haklı çıktık. Yoksa biz niye terörsüz Türkiye'ye karşı olalım? Bu Türk milletinin her bir vatan evladı terörsüz bir Türkiye ister. Sadece terörsüz Türkiye değil, terörsüz Suriye isteriz, terörsüz Irak isteriz, terörsüz Filistin isteriz. Bütün dünyada terör olmasını isteriz. Biz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyenlerin torunlarıyız. Biz ‘Yaradılanı severiz, yaratandan ötürü’ diyen bir anlayışın mensuplarıyız. Bunun için biz hiçbir vatandaşımızı etnik kökenle ya da mezhebi anlayışına göre değerlendirmeyiz.

“SÜREKLİ KÜRT KARDEŞLERİMİZ İSTİSMAR EDİLİYOR”

Kürt meselesi, Kürt sorunu falan filan… Sürekli Kürt kardeşlerimizi bir istismar var. Bizim Güneydoğu ya da Doğu Anadolu bölgesindeki teşkilatlarımızın önemli bir kısmı Kürt kökenli kardeşlerimiz, il ilçe örgütlerimiz. Daha bugüne kadar bana bir tane bizim duruşumuzla ilgili. Aksi bir görüş gelmedi. Hakkari'den de, Batman'dan da, Diyarbakır'dan da, Van'dan da, Şırnak'tan da, Şanlıurfa'dan da, Ağrı'dan da gelen kardeşlerimiz ya da oradaki teşkilat mensuplarımız, parti politikamızın doğruluğunu söylüyorlar. Sadece batı teşkilatlarımız değil. Çünkü onlar yaşıyor o bölgede. O PKK ve uzantılarının bölgeye ve bölge insanlar ne yaptığını onlar biliyor. Onun için bölge insanımız ya da Kürt kardeşlerimiz onların insafına bırakılamaz. Onların sözcüsü yapılamaz. Kürtler adına onlar muhatap kabul edilemez. Muhatap Kürt kardeşlerimizin kendileridir. Vatansever ve milletperver olan Kürt kardeşlerimizdir. Evet Hükümet, Devlet, Cumhur İttifakımız iyi niyetli olarak bir süreç başlatmıştır. Daha önce de ifade ettim. Onların niyetinden şüphem yok. Ama biz karşımızdakilere asla güvenmiyoruz ve bütün bu yaşanan süreçlerde de güvenilmeyeceğini bir kez daha ortaya koydular. Diyarbakır'da 40 bin kişinin katilinin fotoğrafını surlara asmak istediler. Buna karşı çıkan polise katil damgası vurmaya çalıştılar. Gazi Meclisimizde terörist başını öven sloganlar attılar. Bugünlerde bu böyle. Yarın biraz daha yol verilirse neler yapacaklarını akıl dahi edemeyiz. Onun için onların ipleri Amerika, İsrail ve Batılı bazı ülkelerin elinde. Bir kere o tasmalarını çıkaracaklar. Onu çıkardıklarının göstergesi de ne olacak? Ellerine Türk bayrağını alacaklar. Teşkilatlarına Türk bayrağını asacaklar ve yürekten İstiklal Marşı'nı bizimle beraber okuyacaklar.

“KUZEYİMİZDE, SURİYE’DE PKK DEVLET KURUYOR”

Bakın hemen kuzeyimizde Suriye'de PKK bir devlet kuruyor. Amerika Birleşik Devletleri bundan vazgeçiyor mu? Vazgeçmiyor. En son Amerika'da yapılan Üçlü Zirve'de de bundan vazgeçmediğini ifade etti. Yani o bölgedeki terör örgütü uzantılarını bir statü vermeye çalışıyor. Ve Suriye Devlet Başkanı’na da ve Türkiye'ye de ‘bu statüyü kabul edin’ deniyor. Bu asla kabul edilemez. Bunun için Devletimizin, Hükümetimizin, Cumhurbaşkanımızın, Dışişleri Bakanımızın bu konudaki duruşunu destekliyoruz. Bu kabul edilemez. Gerekirse yeni harekatlar yapılır ama bu Amerikan dayatması kabul edilemez. Yani Suriye'nin kuzeyinde Kürt devleti adı altında Kürt bölgesi adı altında PKK'ya bir bölge bırakılamaz. Devlet kuracak adımlar atmasına müsade edilemez.

FİLİSTİN, KIRIM, DOĞU TÜRKİSTAN…

Biz huzur istiyoruz, biz birlik istiyoruz, biz adalet istiyoruz, biz refah istiyoruz Büyük Birlik Partisi olarak. Ve bunu da öncelikli olarak ülkemizde istiyoruz. Daha sonra da elbette ki Rusya-Ukrayna savaşı bitsin istiyoruz. Filistinli kardeşlerimiz başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlete kavuşsun istiyoruz. Kırım özgürlüğüne kavuşsun istiyoruz. Doğu Türkistan, Çin işgalinden kurtularak bağımsız bir Türkistan olsun istiyoruz. Aynı şeyleri bütün esaret altındaki Türk ve İslam toplulukları için istiyoruz. Bunun için Büyük Birlik Partisi var. Bunun için Büyük Birlik Partisi var olmaya devam edecek.

Bunun için Büyük Birlik Partisi sizlerle birlikte daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecek. Sizlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Sizler de sahada olmalısınız. Varsa eksik ilçelerimiz süratle tamamlanmalı. Beldelerimiz, mahalle teşkilatlarımız, üye çalışmalarımız en çok da halka giderek halkımızı dinlemeliyiz. Taleplerini almalıyız. Genel merkezimize göndermeliyiz. Ve biz de çözümü için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. Burada sizinle paylaştıklarım ve kapanış toplantısında paylaşacağım bilgilerle birlikte siz de vatandaşımıza gidip partimizi duruşumuzu görüşlerimizi net bir şekilde ifade etmelisiniz. Tekrar toplantımızın hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyor. Hepinizi ve bizi sosyal medya hesaplarında veya televizyon ekranlarında takip eden kardeşlerimizi de sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Galeri