GENEL BAŞKANIMIZ SAYIN MUSTAFA DESTİCİ ESKİŞEHİR’DE ÇİFTÇİLERİMİZLE BUĞDAY HASADI GERÇEKLEŞTİRDİ

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, memleketi Eskişehir Günyüzü ilçesine giderek köyünde çiftçilerimizle birlikte buğday hasadı yaptılar. Basın mensuplarına çiftçilerimizin sorunlarından ve dünya gündeminden bahsetti.

“Özellikle tarım arazilerinde yangına sebep olabilecek etkinliklerden uzak durulmalı.”
Günyüzü’nün Gecek köyünden olan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, köyünde çifçilerimizle birlikte buğday hasadı gerçekleştirdiler. Hasadın bereketli olmasını diledi. Diyarbakır ve Mardin’deki anız yangınlarını işaret ederek yaz mevsiminde bu tür olaylara mahal verilmemesi için dikkat edilmesi gerekenlere vurgu yaptı. Genel Başkanımız, “Özellikle bu tarım arazilerinde ateşle oynamamalı. Ateş yakmamalı, sigara içmemeli, izmarit atmamalı. Bunlara çok azami derecede dikkat etmek gerekiyor. Hem emek boşa gidiyor hem de Diyarbakır, Mardin yangınları gibi insanlarımız, canlılarımız yok oluyor.” dedi.

“Üretimde ÖTV ve KDV olmamalıdır.”
Türkiye’nin gıda konusunda kendi kendine yetebilecek bir ülke olduğunun altını bir kez daha dile getiren Genel Başkanımız, çiftçinin desteklenmesinin çok önemli olduğunu mazot, gübre, ekipman konusunda çiftinin yanında olunması gerektiğini belirtti. Genel Başkanımız, “Çiftçilerin üretimde kullandıkları ürünlerden vergi de alınmaması gerekiyor. Yeni vergi düzenlemesinde özellikle mazotta ÖTV ve KDV alınmaması gerekiyor. Üretim için kullanılan diğer ürünler için de aynı şekilde davranılmalıdır.” ifadelerine yer verdi.

“Çiftçimizin sorunlarını çözmemiz gerekiyor.”
Tarıma daha çok ağırlık verilmesi gerektiğini vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Sulanabilir alanlarımızı çoğaltmamız gerekiyor çünkü sulu tarımla kuru tarım arasında çok fark var. Sulu tarımda daha fazla verim alırsınız ve her sene ekebilirsiniz fakat kuru tarımda bu durum tam tersidir. Biz Büyük Birlik Partisi olarak vergi ve tarımla ilgili çalışmalarda bulunuyoruz. Sayın Bakanımızla görüşüyoruz, diğer bakanlık yetkilileriyle de görüşüyoruz. İnşallah bu konudaki tüm katkılarımızı da sunacağız.” dedi. TMO’nun açıkladığı taban fiyatların daha yüksek olmasının çiftçilerin önünü görmesinde önemli olacağını belirterek “Herkes Toprak Mahsulü Ofisine veremiyor. Çünkü para lazım, kredi ödeyecek. Tüccara götürüyor, bu sefer de mahsulünü TMO'nun açıkladığı fiyatın da altında vermek zorunda kalıyor. Bu sorunu artık çözmemiz gerekiyor. Çiftçilerimiz ürününü TMO'ya teslim ettiği anda nakit olarak parasını alamasa bile en azından Ziraat Bankası'nda olan borçların ya da tarım kredi olan borçların oradan aynı fiyattan mahsup edilmesi ve bu şekilde çiftçilerimizin de bir zarara uğratılmaması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“İsrail'e karşı hem fikir birliği hem de eylem birliği içerisinde olmak gerekiyor.”
Dış politikadaki gelişmelere de değinen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, İsrail’in Gazze ve Filistin’le yetinmeyeceği ve Lübnan’a da saldıracağı öngörüsünde bulundu. Konuşmasında “Bunun için Birleşmiş Milletler başta olmak üzere özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı'nın artık bu uykudan uyanması lazım. İsrail'e karşı birtakım yaptırım kararları alması lazım, Birleşmiş Milletler’i bu konuda sıkıştırması lazım. Türkiye bazı dönemlerde bu konuda tek başına kalıyor ve en yüksek perdeden bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın ağzından çok net ve sert açıklamalar yapılmasına rağmen diğer İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerden göremiyoruz. İsrail'e karşı hem fikir birliği hem de eylem birliği içerisinde olmak gerekiyor. Yoksa İsrail orada Hizbullah'ı da bahane ederek Lübnan'a da saldıracak gibi gözüküyor.” ifadelerine yer verdi.

“İsrail’e dur denmesi gerekiyor.”
Hizbullah’ın 200 bin kişilik silahlı gücü olduğu söylendiğini ifade eden Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “İsrail'in her noktasını vurabilecek füzeye sahip olan Hizbullah'a eğer gerçekten böyle bir güç varsa kolay kolay girişemez diye düşünüyorum. Böyle bir saldırı olduğunda Hizbullah gerçek anlamda bir karşılık verecek mi yoksa daha önce olduğu gibi İran'ın gibi füze atıyormuş gibi drone gönderiyormuş gibi İslam dünyasında bir algı oluşturma şeklinde bir mücadeleye mi dönüşecek bunu göreceğiz. Şu bir gerçek ki pek çok dünya ülkesinin bu açıklamalarından sonra İsrail'in Lübnan'a çok yakın bir zamanda bir saldırı gerçekleştireceği görülüyor. İsrail'in bu saldırganlığı bu hukuk tanımazlığı, bu dünyadaki hiçbir uluslararası kuruluşun kararını tanımaması artık kabul edilebilir değildir. Artık İsrail'e dur denmesi gerekiyor.” diye konuştu.

“Suriye'yle Türkiye'nin bir an önce normalleşmesi gerekiyor.”
Suriye’de lider Beşer Esad'ın yaptığı ‘Türkiye’yle diplomatik girişimlere açığız’ şeklindeki açıklaması ve ardından Cumhurbaşkanımızın bu açıklamayı destekler nitelikteki ifadeleri hakkında ise Genel Başkanımız şu sözleri söyledi: Devletler arasında ebedi dostluklar ya da ebedi düşmanlıklar olmuyor. Dönem dönem savaş halinde olduğunuz ülkelerle yıllar sonra daha farklı ilişkiler içerisine girebiliyorsunuz. Suriye’yle de düşman olacak değiliz. Neticede Suriye nüfusunun tamamına yakını Müslüman kardeşlerimiz. Suriye'yle Türkiye'nin bir an önce normalleşmesi gerekiyor. Bunun acil olan noktaları da var. Bir tanesi mülteciler konusu. Bu mültecilerin geri gönderilmesi gönderilmesi için Suriye hükümetiyle görüşme ve bu konuda mutabık kalma çok önemli. İkincisi Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti kurdurma çabası var. Amerika Birleşik Devletleri'nin orada kendi özel kuvvetlerini koruyor, terör örgütünü PKK, PYD, YPG’yi büyütüyor. Üçüncüsü de bölgedeki savaşın sona ermesi ve huzurun gelmesi için Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de artık suların durulması, iç savaşın sona ermesi ve Türkiye'yle normalleşme gerekiyor.”

“Normalleşme hem Türkiye’ye hem Suriye’ye fayda sağlayacaktır.”
Büyük Birlik Partisi olarak başından beri Suriye hükümetiyle farklı düşünülse bile ilişkilerin kopmaması gerektiğini söylediklerini dile getiren Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Kopmuş olsa bile bundan rahatsız olanlar var. Biraz önce de söyledim; ülkeler dönem dönem savaş yaşayabilir, ilişkiler de kopabilir. Ama belli bir dönem sonra normalleşirler ve ilişkilerini sürdürürler. Şu anda da Türkiye-Suriye hükümetlerinin ilişkilerinin normalleşmesi hem Türkiye'ye fayda sağlayacaktır hem de Suriye'ye fayda sağlayacaktır. Bize mültecileri geri gönderme imkanı sağlayacaktır, Suriye'nin kuzeyinde terör bitirilecektir, iç savaş bitecektir. Aynı şey Suriye için de geçerlidir. Çünkü Suriye de devletinin bölünmesini istemiyor. İç huzur istiyor, barış istiyor. Türkiye'yle Suriye bunu yapabilir diye inanıyorum.” dedi.