Yükleniyor...
24 Kasım 2025 • Büyük Birlik Partisi Genel MerkeziBüyük Birlik Partisi

Sayın Genel Başkanımızdan "sözleşmeli öğretmenlik" ve "depremler" hakkında açıklama

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, olağan il kongremiz için gittiği Balıkesir'de basın toplantısı düzenledi. Tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutlayan Genel Başkanımız Sayın Destici, sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen eğitimi ile ilgili konuştu. Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Sındırgı depremleriyle ilgili olarak da Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Durmuş Bozbey ile birlikte değerlendirmelerde bulundu. Sayın Genel Başkanımızdan ''sözleşmeli öğretmenlik'' ve ''depremler'' hakkında açıklama

Tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutlayarak söze başlayan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici şunları kaydetti:

Tüm öğretmenlerimize başarılar diliyorum. Çünkü onların başarısı ülkemizin başarısıdır. Onların başarısı milletimizin başarısı olacaktır. Bunun için öğretmenlerimiz için ne yapsak azdır. Çünkü onlara en kıymetlilerimizi, en kıymetli hazinemizi, geleceğimizi, yarınlarımızı yani çocuklarımızı, evlatlarımızı, gençlerimizi emanet ediyoruz. Çocuklarımızın, evlatlarımızın, gençlerimizin Türk milletinin kültürüne, kimliğine hem İslam inancına hem Kur'an ahlakına hem evrensel ahlaka hem de çağın bilimleriyle donanmasına vesile olacak ve onları bu donanımlarla güçlendirecek kişiler sadece öğretmenlerdir. Bu sebeple öğretmenlerimizi de iyi yetiştirmeliyiz. Öğretmenlerimizin her türlü ihtiyacının karşılanmasına da öncelik verilmelidir.

Bugün öğretmenlerimizin sevinçli, neşeli olduğu bir gündür. Öğretmenlik yaptığım yıllardan da çok iyi biliyorum ki öğretmenlerimizin bu özel gününü, bu mutlu gününü ilk kutlayacak olan da öğrencilerdir. Onun için öğrencilerimiz de bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün heyecanını ve sevincini yaşamaktadır. Onun için öğrencilerimizi de bir kez daha sevgiyle kucaklıyoruz ve onlara da hem başarılı bir eğitim hayatı hem de sağlıkla, mutlulukla, başarıyla bir gelecek temenni ediyoruz.

ÖĞRETMENLERİMİZİN FEDAKÂRLIKLARI

Tabii ki öğretmenlerimiz hem bugünün şartlarında hem geçmişte zorlukla da mücadele etmişlerdir. Bir dağ köyünde ya da bir uzak şehirde ailesinden, sevdiklerinden, yakınlarından uzak bir şekilde görev yaparken öğretmenlerimiz ellerindeki imkânları yeterli görerek kendileri de öğretmenlik vazifesinin üzerinde yeri geldiği zaman okulu ya da sınıfı boyayarak, yeri geldiği zaman sınıftaki sobayı yakarak, yeri geldiğinde evinden yemek yapıp öğrencilerine getirene kadar pek çok konuda da fedakârlık yapmışlardır.

ÖĞRETMENLERİMİZ HAİN TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’NIN HEDEFİ OLMUŞLARDIR

Tabii bu fedakârlıkları sadece bunlarla sınırlı kalmamıştır. Öğretmenlerimiz aynı zamanda bir vatan mücadelesi vermişlerdir ve vermektedirler. Bir bayrak mücadelesi vermişlerdir ve vermektedirler. Bu sebeple hain PKK terör örgütünün de hedefi olmuşlardır. Ve onlarca, yüzlerce öğretmenimiz sırf öğretmen oldukları, öğretmenlik mesleğini yerine getirdikleri, Doğu'da ve Güneydoğu'da çocuklarımıza Türkçe öğrettikleri için, vatan sevgisini, millet sevgisini öğrettikleri için hatta sırf okumayı öğrettikleri, bilimi öğrettikleri, onları şuurlandırdıkları, teröre karşı bir tavır sergiledikleri ve öğrencilerini terör örgütüne kaptırmamak için mücadele ettikleri için maalesef terör örgütünün hedefi olmuşlar ve katledilerek şehit edilmişlerdir. Bu vesile bütün şehit öğretmenlerimize rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum. Ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun.

Elhamdülillah ülkemiz o günleri geride bıraktı ve inşallah bir daha o günlere geri dönmez ve hiçbir öğretmenimizi de şehit vermeyiz diye Cenab-ı Hakk'a dua ediyoruz ve bunun için de gayret gösteriyoruz. Bunun için de çalışıyoruz.

ÖĞRETMENLİK EĞİTİM MÜFREDATI DÜZENLENMELİ

Öğretmenlerimizin de talepleri var. Çünkü eğer eğitimde başarıyı yakalamak istiyorsak sadece yeni okul binaları yaparak, derslik sayısını arttırarak -ki bunlar da önemlidir- ya da dersliklerimize sınıflarımıza akıllı tahtalar koyarak, öğrencilerimize bilgisayar vererek, sadece bunlarla eğitimde başarıyı yakalayamayız. Eğitimde başarı yakalamanın en baştaki yolu öğretmene verilen değerdir. Ve öğretmenin iyi bir şekilde yetiştirilmesidir. Bunun için geçmiş yıllarda Cumhuriyet'in belli dönemlerinde uygulanmış olan öğretmen liseleri hayata tekrar geçirilebilir. Yine öğretmenlik mesleğini yapacaklar için daha net bir şekilde üniversitelerimiz, fakültelerimiz yeni müfredatlarla, yeni formatlarla bir düzenlemeye tabi tutulabilir. Çünkü geçmişte şöyle dönemleri de yaşadık. Neredeyse hangi üniversiteyi bitirirse bitirsin, hangi bölümü bitirirse bitirsin maalesef öğretmen yapılan bir dönem de oldu. Şimdi tabii o dönemleri geride bıraktık ama daha da mütehassıs hale gelmesi gerekiyor. Bunun için biliyorsunuz geçtiğimiz dönem Öğretmenlik Meslek Kanunu Meclisten çıktı ve inşallah öğretmenlerimiz de bundan sonra kendi öğretmenlik akademilerinde eğitim alarak öğretmenliğe daha iyi hazırlanacaklar. O zaman da bu yasa teklifini desteklemiş ve Meclisten geçmesi noktasında da bir gayret göstermiştik. Tekrar hayırlı olmasını ben Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum.

ÖĞRETMENLERİN ÜCRETLERİ

Tabii öğretmenlerimizin serzenişte olduğu bir konu da, aldıkları ücretlerin geçmiş yıllara göre diğer mesleklerle kıyaslandığında düşük kalmasıdır. Burada da mutlaka bir iyileştirmeye ihtiyaç vardır. Ders ücretleri de aynı şekilde diğer meslek grupları ile kıyaslandığında ya da dışarıda verilen derslerle kıyaslandığında -ki onların çok altındadır- yine buralarda iyileştirme beklemekte öğretmenlerimizin hakkıdır.

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER İÇİN DÜZENLEME YAPILMALI

Özellikle ücretli öğretmenlerimiz büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. Dışarıdan gelip başka bir işi olup mesleği olup sadece haftada 3-5 saat veren eğitimcilerimizi kastetmiyorum. Bugün meslek olarak yapılan ücretli öğretmenlikten bahsediyorum. Yani 20 saat ve üzeri haftada derse giren ve normal kadrolu ya da sözleşmeli bir öğretmen hangi işleri yapıyorsa, ne kadar derse giriyorsa hatta çoğu zaman onun üzerinde de derse girerek bir fiil öğretmenlik mesleğini yapanlardan bahsediyorum. Maalesef bu öğretmen arkadaşlarımızın kardeşlerimizin eline geçen ücret ortalama 25 saat derse giren bir öğretmenimiz için söylüyorum: 20 bin TL'yi dahi bulmamaktadır. Onun için burada mutlaka hızlıca bir düzenleme yapılmalıdır. Ve en azından bu öğretmenlerimizin ders ücretleri iki katına çıkartılarak en azından öğretmenlik maaşının 3'te 2 seviyesinde bir gelire kavuşturulmaları gerekmektedir. Ya da tekrar vekil öğretmenlik uygulaması devreye sokularak ücretli öğretmenlerimizin mağduriyeti giderilmelidir.

Ve yine ücretli öğretmenlerimizden belli bir yıl aralıksız görev yapan ve belli ders saatini dolduran öğretmenlerimize de yine kadro ayrıca yani sözleşmeli öğretmenler için ayrılan kadronun dışında ayrı bir kadro verilerek bu öğretmenlerimiz de kadrolu bir şekilde eğitim camiamıza kazandırılmalıdır. Bugün itibariyle 1 milyon 49 bin 564 öğretmenimizin olduğunu, yani bir milyonun üzerinde öğretmenimiz var. Ve bugün 15 bin yeni öğretmenimizin göreve başlaması için bunların ataması gerçekleştirilecek. Ben ataması gerçekleştirilecek 15 bin öğretmenimize de şimdiden hayırlı olmasını niyaz ediyorum ve hayırla başarılar diliyorum.

Biz de bugün Karesi Şehit Cemil Erkek Ortaokulu'nu ziyaret ederek orada görev yapan öğretmenlerimizi tebrik edeceğiz. Onlarla birlikte onların şahsımda da tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayacağız. Ben bir kez daha bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. Tebrik ediyorum. Sağlıkla, mutlulukla başarılı çalışmalar diliyorum.

DEPREMLER

Biliyorsunuz ülkemiz pek çok coğrafyası deprem kuşağında yer almakta ve deprem fay hatları bulunmaktadır. Bu da ülkemizin pek çok bölgesinde deprem riskini arttırmaktadır. Daha doğrusu depremle karşı karşıya olduğumuzu bize unutturmamaktadır ya da hatırlatmaktadır.

Ülke olarak depremden depremde çok ağır bedeller ödedik. En son 6 Şubat 2023'te yaşadığımız 11 ilimizde gerçekleşen depremde on binlerce insanımızı kaybettik. Şehirlerimiz adeta yok oldu. Mahalleler yok oldu. Sokaklar yok oldu. Tabii en önemlisi biraz önce söylediğimiz gibi 10 binlerce insanımızı kaybettik. On binlercesi sakat kaldı, yaralandı. Hâlâ tedavisi devam edenler var. On binlerce çocuğumuz annesiz babasız kaldı. On binlerce anne baba evlatsız kaldı. On binlerce insan kardeşini yakınını dayısını, teyzesini, halasını, amcasını, en yakın arkadaşını kardeşini kaybetti. Dolayısıyla büyük acı ondan önce yaşanan Kocaeli depremi, Gölcük depremi, Düzce depremi ve ülkemizin farklı noktalarında yaşanan depremler. Hepsi bize büyük acılar yaşattı. Bunun için depreme hazırlıklı olmak zorundayız. Depremle mücadelenin en önemli ayağı depreme hazırlıklı olmaktır. İkincisi de deprem anında koruma anlamında hem kendimizi hem ailemizi koruma anlamında da yine eğitimli olmaktır. Bu konuda pek çok çabalar var ama maalesef kendi çevremizden de görüyoruz, biliyorum. Deprem yaşanıyor, bitiyor. Elhamdülillah devletimiz yaralarımızı sarıyor, yıkılan evlerimizi yapıyor. işsizimize iş açsızımıza aş veriyor. Bunları hallediyoruz. Ama maalesef deprem konusunda milletimizin hâlâ bilinçlendirme noktasında ve depreme hazırlık noktasında büyük bir eksiklik yaşadığımızı görüyorum. Ve maalesef bu konuda istediğimiz seviyede ve düzeyde değiliz. Ve Türkiye'de son aylarda son günlerde deprem deyince ilk aklımıza gelen yerlerden birisi de Sındırgı oldu. Çünkü Sındırgı'da son haftalar içerisinde son bir ay içerisinde on binin üzerinde irili ufaklı deprem meydana geldi. Hem AFAD hem de rasathanelerimiz tarafından açıklandı. Bunlardan en büyüğü 6,1 şiddetinde gerçekleşti. İki defa oldu. Diğer depremler bunların hep altında gerçekleşti. Ümit ediyoruz ve dua ediyoruz ki bunun üstünde bir depremi ne Sındırgı ne Balıkesir ne de ülkemizin herhangi bir ili, ilçesi, şehri ve en önemlisi insanımız yaşamasın.

Tabii ki bu depremler nedeniyle Sındırgı başta olmak üzere Balıkesir'de yaşayan vatandaşlarımızın da haliyle tedirgin olduklarını da görmekteyiz. Bunda da çok haklılar. Onun için biz bugün Sındırgı'yı da ziyaret edeceğiz. Yerinde incelemeler yapacağız. Yanımda iki dönem Munzur Üniversitesi Rektörlüğü yapmış yer bilimci, jeoloji mühendisi ve genel başkan yardımcımız, kıymetli hocamız Prof. Dr. Durmuş Bozbey var. O da bize eşlik edecek ve tabii ki bilgilerini de bizimle paylaşıyor. Biz parti eğitim çalışmalarımız kapsamında Durmuş hocamın riyasetinde bütün teşkilatlarımıza depreme hazırlık ve depremde yaşanılacaklarıyla ilgili de eğitim ve bilgilendirme dersleri ya da programları gerçekleştiriyoruz.

Depremi yaşayan, depremden etkilenen Sındırgılı vatandaşlarımız, Balıkesir'de yaşayan kardeşlerimiz başta olmak üzere depremleri hisseden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Şimdi sözü Durmuş Bey'e vereceğim. Ondan sonra da toplantımızı nihayete erdireceğiz.”

GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ PROF. DR. DURMUŞ BOZBEY’DEN ÖNEMLİ BİLGİLER

Sayın Genel Başkanımızın da ifade buyurduğu gibi son birkaç aydır ülkemizi meşgul eden Sındırgı depremi konusunda da kamuoyuyla görüşlerimizi paylaşma fırsatı bulduk. Sındırgı çevresinde bir göz attığımızda üç tane çok önemli deprem bölgesi görüyoruz. Simav, Akhisar ve Kırkağaç. Bunlardan Simav'da yaklaşık 14 yıl önceye, 2011 yılına gittiğimizde 2011 yılının Mayıs ayıyla 2012 yılının Mayıs ayındaki bir yılda en büyüğü 5,7 olmak üzere toplam 7 bin adet depremden oluşan bir deprem fırtınası görüyoruz. Kırk Ağaç ve Akhisar bölgemizde ise çok daha garip bir durum var. 2020 yılının -lütfen dikkat buyurunuz- 22 Ocak ile 8 Şubat arasında, günde 17 deprem oldu. En büyüğü 5,4 olan 3 bin deprem olduğunu görüyoruz. Deprem fırtınaları. Sındırgıya gelmeden önce Simav'la ilgili bir bilgi daha arz edeyim. 2025 yılının başından itibaren SİMAV yöremizde de bir mikro depremsellik faaliyetinin başladığını görüyoruz. En büyüğü 5,4 olan bugüne kadar -2025 yılının başından bugüne kadar- 2500 adet depremden oluşan bir deprem fırtınası olduğunu görüyoruz. Şimdi çevreye baktıktan sonra Sındırgı'ya gelelim.

PROF. DR. DURMUŞ BOZBEY'DEN SINDIRGI DEPREMLERİ DEĞERLENDİRMESİ

Sındırgı'da az önce Sayın Genel Başkanımızın da ifade buyurduğu gibi en büyüğü 6,4 olan 10 Ağustos 2025 ve 27 Ekim 2025 tarihlerindeki bu iki büyük ana şokun ardından artçılar olmak üzere 14 bin depremden meydana gelen bir deprem fırtınası görüyoruz. Şimdi bu gerçekten klasik geleneksel jeolojik bilgilerimize göre işte Kuzey Anadolu Fayzonu, Doğu Anadolu Fayzonu, Ege Graben sistemi gibi sistemlerde oluşan depremlere göre garip bir durum. Ama ülkemizin Allah'a binlerce şükürler olsun insan kaynakları kamu kurumlarımızın, MTA Genel Müdürlüğü, AFAD ve üniversitelerimizin yer bilimlerle ilgili bölümlerinde yeterli insan gücü, yeterli kaynak, yeterli bilgi birikimi mevcuttur. Bu az önce bahsettiğim kurumlarımızın yaptığı çalışmalar sonucunda Balıkesir/Mudanya'dan Antalya/Kaş'a kadar Kuzey, Güney bir bir jeotravesteriz, jeolojide bir jeotravest düşünelim. Burada yapılan kabuk kalınlığı araştırmalarında Sındırgı’nın altına gelen bölgede yer kabuğunun derinlerinde magma üreten astenosfer dediğimiz kısmın 30 kilometreye kadar yükseldiğini, Akhisar ve Kırkağaç yöresindeyse 5 kilometreye kadar yükseldiğini görüyoruz. Yani yüzeyden itibaren 5 kilometreye kadar bu magma kaynağı yükseldi. O zaman bu kadar büyük, çok sayıda depremlerden meydana gelen fırtınaların oluşumu, jeoloji literatüründe bu jeofizik verilerle de kanıtlandığı gibi volkano tektonik kaynaklı depremler diyoruz. Bunun iyi idare edilebilmesi, iyi yönetilebilmesi için yine az önce ifade ettiğim kamu kurumlarımızdaki insan birikimi, bilgi birikimi, merkezi bir koordinasyonla, merkezi bir eşgüdümle yönlendirilerek, planlanarak arazi kullanım potansiyeli dediğimiz land use kavramıyla ilgili haritaların da yapılmasıyla bu yörelerimizde yurttaşlarımızı depremsellikten uzak bir şekilde yaşamalarını sağlayabiliriz. Bunun için biz Büyük Birlik Partisi olarak önerimiz daha önce ülkemizde bir doğal afetler bakanlığı kurulması ama bu olamıyorsa da en azından güncel durumda nasıl ki iklim değişikliği konusu Cevre Şehircilik Bakanlığımıza ilave edildi, bir bakan yardımcımız görevlendirildi, uygun bir bakanlığımıza hükümetimizin yaptığı bu kadar başarılı deprem sonrası afet yönetimi, kriz yönetimi konusundaki çalışmalarından sonra, uygun bir bakanlığımıza doğal afetler ilgili bir bakan yardımcılığı kurulması ve bu ünitede az önce arz ettiğim kamu kurumlarımızdaki insan kaynakları, bilgi kaynakları kullanılarak milletimize hizmet edilmesini görüşlerinize arz ediyoruz.

MUSTAFA DESTİCİ: MÜSTAKİL BİR DEPREM KURULU KURULMALI

Bildiğim kadarıyla hem AFAD bünyesinde hem rasathane bünyesinde kurullar var. Ve bu kurullar çalışmalarını yürütüyorlar. Ama yine gördüğüm kadarıyla münferit olarak çalışmalarını yürüten ve daha çok da kamuoyunda medyamız aracılığıyla gözüken hocalarımız da var. Tabii kurul üyeleri bir kurul sorumluluğu yaşadıkları için televizyonlara sık sık çıkarak bilgilendirme yapmıyorlar ya da görüş açıklamıyorlar ya da bir tartışmaya girmiyorlar ama münferit olarak bu çalışmaları yürüten ya da bu konuda uzman olan hocalarımız istedikleri anda ya da talep edildiğinde televizyonlara çıkarak ya da telefon bağlantısıyla görüşlerini çok rahat bir şekilde ifade edebiliyorlar. Dolayısıyla da hem bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanlığı nezdinde biliyorsunuz kurullar var. Orada da deprem konusunu da değerlendiren bir kurul ama aynı zamanda İçişleri Bakanlığımız bünyesinde AFAD’ımızda ve yine rasathanemizde Kandilli başta olmak üzere ve üniversitelerimizde de bununla ilgili kurullar var ve bunlar da çalışmalarını yürütüyorlar. Daha müstakil, daha geniş direk adı ‘deprem kurulu’ olan bir kurul kurulması da elbette ihtiyaç hasıl olduğunda gündeme gelir ve kurulabilir de.

PROF. DR. DURMUŞ BOZBEY: MAGMANIN SICAKLIĞINI KAYBETMESİ MİLYON YIL ÖLÇEĞİNDE OLUR

Sayın Genel Başkanım ifade buyurduğunuz gibi ülkemizdeki MTA Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımıza bağlı, AFAD ve üniversitelerimizin yer bilimleri bölümünde gerekli her türlü bilgi birikimi, insan kaynakları mevcuttur. Önemli olan bunları bir koordinasyon, bir eş güdüm çerçevesinde sevk ve idare etmektir.

Jeolojik bilgilerimize göre yüzeye doğru hareket eden magmanın bu sıcaklığını kaybetmesi milyon yıl ölçeğinde meydana gelir. Ve bunların yüzeye doğru hareket etmesiyle mevcut kırıklar mesela Simav yöresinde, üstündeki Naşa fayzonu, batıdaki Gelenbe fayzonu, daha aşağıdaki Soma-Kırkağaç yöresindeki fayzonlarını tetikleyebiliyor. Orada birikmiş deformasyonu deprem dalgaları halinde üretebiliyor. Bazen de işte bu en son Sındırgı depreminde olduğu gibi herhangi bir faile bağlantılı görünmüyor. ‘Acaba Simav failinin batısı mı? Gelenbe failinin doğusu mu?’ falan gibi kuşkuda kaldılar. Ve META'nın en son yaptığı çalışmalarda da buna ışık tuttular. Bu hareket eden magma kaynağı zaten ince olan yer kabuğunu 15 kilometreye kadar incelmiş. Batı Anadolu da bunun içerisinde. Bu kırılgan kabukta yeni fayzonları meydana getirebiliyor. İşte sındırgı depremlerinde olduğu.

ÖĞRETMENLER GÜNÜ PASTASI

Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici'ye, basın toplantısı sonunda bir sürpriz yapıldı. Uzun yıllar öğretmenlik görevini ifa eden ve binlerce öğrenci yetiştiren Genel Başkanımız Sayın Destici için özel olarak hazırlanan pasta getirildi. Pastayı Sayın Genel Başkanımız keserek, basın mensuplarına ve toplantıya katılanlara ikram etti.

Galeri