Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, Sivas İl Divan Toplantısı öncesi basın toplantısı düzenleyerek ülke ve dünya gündemini değerlendirdi. Genel Başkanımız konuşmasına kurucu liderimiz şehit Muhsin Başkanımızı ve onunla birlikte şehadete yürüyen kardeşlerimizi rahmetle yad ederek başladı.
Zaferler haftası sebebiyle Malazgirt Zaferi’nin önemine vurgu yapan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici o dönemde yaşananların günümüze de ışık tuttuğunu belirterek “Bugün de Türkiye'nin etrafı dün olduğu gibi düşmanlarla çevirili ve bugün de biz bu mücadelemizi gerçekleştirmeliyiz. Bir an bile gafil olamayız. Çünkü bir anlık gaflet Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, Türk milletine çok ağır bedeller ödetebilir. Onun için tarihimize sahip çıkacağız. Sakarya Meydan Muharebesi de 23 Ağustos’ta başlamıştır, ardından Büyük Taarruz ve neticede 30 Ağustos Zaferi. Cenab-ı Hak Malazgirt gibi 30 Ağustos gibi nice zaferleri tekrar bu asil ve necip Müslüman Türk milletine nasip etsin inşallah” diyerek Sultan Alparslan ve Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere tüm silah arkadaşları ve ecdadımıza rahmet diledi.
Sivas Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan ‘Fatih Gençlik ve Kültür Merkezi’ açılış töreni gerçekleştirildi. Tören AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, Sivas Milletvekillerimiz, İl Protokolü, siyasi parti ve STK temsilcileri, teşkilat mensuplarımız ve vatandaşlarımızla birlikte gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, başta Sivas Belediye Başkanımız Adem Uzun Bey ve emeği geçen herkese teşekkür etti.
“Sivas'ı kazanmak boynumuzun borcuydu.”
Büyük Birlik Partisi olarak yerel seçimlere kısmi ittifakla girdiğimizi hatırlatan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “İçinde bulunduğumuz şartları değerlendirdiğimizde teşkilatlarımızın büyük bir gayreti çalışması ve vatandaşımızın da teveccühüyle elhamdülillah yüzümüzün hakkıyla çıktık. Bizim seçimler için ayrılmış bir bütçemiz maalesef yok. Seçim için harcadığımız bütçenin %70'ini Sivas'ta kullandık. Çünkü Sivas, şehit liderimizin memleketi, hareketimizin söğüdü ve Büyük Birlik Partisi Sivas'ta daha önce belediye kazanmıştı ve tekrar Sivas'ta öyle bir çalışma gösterip Sivas'ı kazanmak da boynumuzun borcuydu. Yapılması gereken her şeyi yaptık ve sonunda şimdiki belediye başkanımız Adem Uzun kardeşimizi aday gösterdik. O da hem aday adaylığı sürecinde hem adaylığı sürecinde hem de seçimi kazandıktan bugüne kadar çok başarılı bir performans gösterdi. Onun için kendisini tebrik ediyorum. Ben inanıyorum ki ekibiyle birlikte, teşkilatımızla birlikte, bütün arkadaşlarımızla birlikte onların da desteğiyle inşallah bu dönem Sivas'ta çok güzel ve verimli çalışmalar gerçekleştirilecek ve bundan sonra Sivas Belediyesi hep Büyük Birlik'in kalesi olarak kalmaya devam edecek” dedi.
“Siyasi partilere hazine desteğini derhal durdurun ve emeklimize verin.”
Mecliste grubu olan siyasi partilere verilen hazine desteğinin kaldırılması gerektiğini gündeme getiren ilk parti olduğumuzu vurgulayan Genel Başkanımız “Şimdi bütçe büyüyecek. Geçtiğimiz yılın bütçesi diyelim 12 trilyondu. Şimdi bütçe 20 trilyona çıktığında bu para onlarca milyar haline gelecek dolayısıyla biz diyoruz ki “bu desteği derhal durdurun ve emeklimize verin” diyoruz. Kaynak arıyorlar ya… Dahası Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığına, ülkenin bütünlüğüne, milletinin birliğine savaş açmış terör örgütünün partisi de bu paranın 10’da 1’ini alıyor. Önümüzdeki yıl yine alacak. Biz bu partinin kapatılması, hazine yardımının kesilmesi ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak meclisten atılmaları noktasında hep ısrarcı olduk. Terör örgütünün siyasi uzantısının mecliste ne işi var? Ya tövbe edecekler; PKK’yı, PYD'yi YPG'yi terör örgütü olarak tanıdıklarını ilan edecekler ya da dokunulmazlıkları kaldırılacak, yargının önüne çıkarılacaklar ve hak ettiği cezayı alacak; milletvekillikleri sonlandırılacak ve hapishanenin yolunu tutacaklar. Bunun başka yolu yok” diye konuştu.
“İçi dolu milliyetçilik, İslam'la şereflenmiş bir milliyetçiliktir.”
Ancak güçlü bir devletin ülke bütünlüğünü koruyabileceğinin altını çizen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici Filistin, Gazze, Suriye ve Irak örnekleriyle güçlü olmanın yolunun ‘ülke biriliğini bozmak isteyenlere fırsat vermemek’ olduğunu söyledi. Genel Başkanımız, kendilerini ‘Atatürkçü, Atatürk’ün yolunda’ diye adledenlerin DEM Parti’yle iş birliği içinde olduklarını belirterek “Bunların Atatürkçülüğü de yalan. Tıpkı milliyetçiliklerinin yalan olduğu gibi. Milliyetçi olan bir insan hele ki Türk milliyetçisi olan bir insan LGBT savunucusu olabilir mi? LGBT'yi normal görebilir mi? Eğer bir insan LGBT'yi normal görüyorsa ondan bırakın Türk milliyetçisi olmayı Türk bile olmaz. Çünkü biz Türkler İslam'dan önce de ahlaklı bir millettik. Bizim örfümüz, adetimiz, göreneğimiz, ahlakımız vardı. Türk töresi vardı. O dönemde de bu tür ahlaksızlıklar sapkınlık olarak değerlendirilirdi. Onun için Türkiye'nin içinden geçtiği belli meseleleri gündemde tutarak ya da kendisine malzeme yaparak milliyetçiyim diye ortada gezinenlere de itibar etmeyeceksiniz. Çünkü onlar gerçek milliyetçi değil. Gerçek milliyetçi bu toplumun örfüne, adetine, ahlakına ve inancına sahip çıkar. Ne demişti şehit liderimiz? ‘Sadece milliyetçilik eğer İslam'la şereflenmemişse içi boştur’ demişti. İçi dolu milliyetçilik, İslam'la şereflenmiş bir milliyetçiliktir ve onun adı da Türk-İslam ülküsüdür” ifadelerini kullandı.
“Cezai yaptırımların artırılması gerekiyor.”
Son günlerde gündemimizde olan orman yangınları ile ilgili konuşan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, yangınların önemli bir kısmının terör örgütlerince kasıtlı olarak çıkarıldığına dikkat çekti. Yangınların söndürülmesinde emeği olanlara teşekkürlerini ileten Genel Başkanımız, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu yangınları özellikle çıkaran ya da duyarsız davrananlarla ilgili cezai yaptırımların tekrar gözden geçirilmesi ve arttırılması gerektiğini düşünüyoruz. Orman yakan birisi şunu bilecek ki kasıtlı olarak, özellikle terör örgütü talimatıyla orman yakan birisi bilecek ki artık ben hapisten çıkamam. Bunu bilmezse yakmaya devam eder. Onun için bu cezaların arttırılması gerekiyor.” Genel Başkanımız, gündemdeki bir diğer konu olan kadına yönelik şiddet hakkında da açıklamalarda bulundu. Milletin gözü önünde şiddete uğrayanlara kimsenin yardım etmeyişini ve toplumumuzun duyarsızlaşmasını veya başına bela alabileceği korkusuyla uzaklaştığını dile getirdi. Şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuzu bir kez daha belirten Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Birisi araya girmişse ya da birisi o şiddeti önlemek için mücadele ettiğinde şiddet uygulayan kişi eğer bir ölüm veya yaralanmayla karşılaşıyorsa burada da yeni düzenlemelere ihtiyaç var. Saldıranı etkisiz hale getiren mutlaka korunmalıdır. Biz Büyük Birlik Partisi olarak yıllardır söylüyoruz. Özellikle üç suç için idam cezasının geri gelmesi lazım. Bunlardan birincisi bizzat kurşun sıkan teröristler için ya da bombayı patlatıp sonu ölümle biten eylemleri gerçekleştirenler için. İkincisi küçük yaşta çocuklarımızı, kadınlarımızı kaçırıp tecavüz ettikten sonra öldüren sapıklar için. Üçüncüsü de keyfi olarak önüne gelen insan hayatına kastedenler için” dedi.
“Türkiye adeta köpek cennetine çevrilmeye çalışılıyor.”
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Fatih’te bir vatandaşımızın sokak köpekleri saldırısı sonucu hayatını kaybetmesi üzerine saldırgan sokak köpekleri konusuna bir kez daha dikkat çeken Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, bu meseleyi çok kez ifade ettiklerini ve bununla ilgili çıkan yasaya uyulması gerektiğini belirtti. Genel Başkanımız, “Bizim önceliğimiz insanı korumak. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Biz demiyoruz ki köpekleri toplayalım, hepsini öldürelim. Türkiye adeta köpek cennetine çevrilmeye çalışılıyor. İnsanları öldürse de, parçalasa da ‘bunlar burada kalsın’ diyor birileri. Bunlar toplanacak, sahiplenmek isteyen sahiplenebilir. Zaten sahipli köpeklere kimse bir şey yapmıyor. Ama sahipsiz, başıboş saldırgan olanlar toplanmalı ve bunlardan bulaşıcı hastalık taşıyanlar uyutulacak. Saldırganlığı önlenemeyenler uyutulacak. Diğerlerini de belediyeler valilikle iş birliği yaparak onlar için belli alanlar oluşturacaklar. İnsanların yaşadığı yerlerin dışında, şehirlerin dışında kısırlaştırmayı yapacak ve daha sonra gittikçe bunların sayılarını düşürecek. Şimdi bakıyoruz bazı belediyeler buna direniyor. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler ve onlara eklenen birtakım partilerin politikalarından dolayı ‘uygulamayacağız’ diyorlar. Peki uygulamadığın zaman insanlar öldürüldüğünde çocuklara saldırıldığında bunun hesabını kim verecek? Büyük Birlik Partisi olarak burada bu kanunu uygulamayanlar hakkında mutlaka ama mutlaka gerekli hukuki tahkikatın yapılmasını ve cezalandırılmalarını, bu konuda asla taviz verilmemesini istiyoruz” diye konuştu.
“Asgari Hane Geçim Rakamı Tespit Komisyonu kurulsun.”
Gündemin önemli meselelerinden biri olan ekonomi konusunda Genel Başkanımız, “Enflasyondan kaynaklanan fiyat artışı var ama keyfi olarak bir fiyat artışı yaşandığını da görüyoruz. Bunların takip edilmesi lazım ve burada piyasa başıboşluğuna fırsat verilmemesi lazım. Diğer taraftan dar gelirli kesimlerimiz var. Bakın biz çok somut öneriler yaptık. Mesela emeklilerimizle ilgili biz emeklilerimizin 2023 Temmuz'dan beri bir hak mağduriyeti yaşadığını her yerde söylüyoruz. Onun için diyoruz ki bunu düzeltin, ‘kaynak yok’ diyorlar. Biz kaynağı da anlattık. Beş tane siyasi partiye onlarca milyar doları verme, emekliye ver. Ama daha müşahhas kaynak söylüyoruz. Bakın kaynak nerede? Devlet konutlarda kullanılan doğal gazı ve elektriği %70 oranda sübvanse ediyor. Fakat en fakirinkini de ediyor en zengininkini de ediyor. Eğer sadece orada ihtiyaç sahibi olanların ödense ya da kademeli olarak bir destek verirse oradan en az 300-400 milyar liralık bir kaynak çıkar. İşte onu da emekliye verirsin. Şimdi bunun üzerinde çalışılıyor. Bir başka husus biz dedik ‘Asgari Hane Geçim Rakamı Tespit Komisyonu’ kurulsun ve örneğin Sivas'ta dört kişilik bir aile en az kaç liraya geçinebilir? Farzımuhal 20 bin liraya geçinebilir ve o eve 1 maaş giriyor. Ev kira, 17 bin lira asgari ücret. İşte aradaki o 3 bini devlet verecek. Şimdi bunun üzerine de çalışılıyor. İnşallah önümüzdeki yıl bunlar uygulamaya geçecek. Biz bunları projelendirdik ve muhataplarımızla paylaştık. Dolayısıyla biz ekonomide özellikle dar gelirli ve düşük maaşlı kesimlerimizi emekliler ve asgari ücretliler başta olmak üzere bu yaşadıkları mağduriyetlerin ortadan kalkması noktasında sadece konuşmuyoruz, proje yapıyoruz, fikir üretiyoruz ve bunu da hükümetle, muhataplarımızla paylaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Üç alanda kendi kendine yeten bir ülke olmalıyız: Gıda, Savunma Sanayi, İlaç Sanayi.”
Son günlerde çiftçilerimizin eylem yaptığını, para kazanamadıklarını ve su yetersizliğinden dolayı ekilen tarlalarını geri sürmek zorunda kaldıklarını belirten Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Biz vatandaşın içindeyiz, hayatın içindeyiz. Bakın bir kere daha söylüyorum. Özellikle üç alan var ki bunlar çok stratejiktir. Birincisi gıda. Gıdada kendi kendinize yetmek zorundasınız. Biz bunu pandemide tecrübe ettik. İki savunma sanayi, çevremizin hali belli, bunu da Suriye'nin kuzeyine yaptığımız harekatlarda gördük. Bomba, askeri mühimmat vermediler ve harekatlarımızı durdurdular. Onun için savunma sanayiye yapılan her yatırım çok kıymetlidir ve değerlidir. Üçüncüsü de bu aşı ve ilaç sanayi. Bunu da yine pandemide gördük. Dolayısıyla bu üç alanda %100 kendine yeten bir toplum olmak zorundayız. Türkiye'nin potansiyeli var. Biz gıdada sadece kendi kendimize değil çevremizi de doyurabilecek zenginliğe sahibiz. Yeter ki çiftçimiz doğru bir şekilde desteklensin, yönlendirilsin, bilinçli ekim yapılsın ve bilinçli çiftçilik yapılsın” dedi.
“Düzensiz göç mutlaka girdiği yere zarar verir.”
Türkiye'nin en önemli meselelerinden biri olan mülteciler ve düzensiz göç ile ilgili Genel Başkanımız 2012-2013 yıllarında bunu gündeme ilk olarak Büyük Birlik Partisi’nin getirdiğine dikkat çekti. Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, temel sorunun düzensiz göç olduğunu ve mültecilerin güvenli bir şekilde gönderilmesi gerektiğini şöyle açıkladı: “Sınıra gittim ben, sınırda açıklamalar yaptım. Dedim ki sınırın hemen öbür tarafında tampon bölgeler oluşturalım, güvenli bölgeler oluşturalım ve orada muhafaza edelim, içeriye almayalım. İstanbul'a, İzmir'e, Sivas'a gitmelerine müsaade edilmesin dedik. Ama edildi ve bugünlere geldik. Bizim problemimiz düzensiz göç yoksa bizim çoban ihtiyacımız var ve bizim çoban getirmemiz lazım. Bu doğru. Bunun için en akla yatkın olan da Afganistan. Ama düzenli. Kaç tane ihtiyacın var? 10 bin tane, belgeli. Bizim temel problemimiz bunun düzensiz olması dolayısıyla düzensiz göç mutlaka girdiği yere zarar verir. Onun için bu yanlıştan dönmemiz ve ülkemizi kurtarmamız gerekiyor. Biz Büyük Birlik Partisi olarak bunu başından beri dile getirdik. Ve bununla ilgili de projelerimiz var. Ama biz Türk'üz ve Müslüman'ız. Birileri 40'lı yıllarda 50'li yıllarda Stalin'in Kırım Türklerine yaptığı gibi ya da Orta Asya Türklerine yaptığı gibi gemilere doldurup Sibirya'ya gönderelim demiyoruz. Birileri bugün ne diyor? Otobüse doldurup ya da mancınıkla girdiği yere atacakmış. Bunlar akıl dışı, İslam dışı şeyler. Türk kültür örf ve adetine uymayan şeyler. Bunu yaşamış bir milletiz biz. Onun için biz düzenli bir halde ve güvenli bir şekilde gönderilmelerini savunuyoruz. Çünkü önce insanız. Bunu asla unutamayız. Burada birileri gibi önünü arkasını, sağını solunu düşünmeden popülist politika yapamayız. Çünkü bu ciddi bir meseledir ve burada olanlar 100 yıl önce bizim devletimizin insanı olan kişilerdir. Bunu göz ardı edemeyiz. Ama mutlaka gitmeleri gerekiyor. O işin başka bir konusu.”
“Ahlakınızı, inancınızı kaybederseniz ülkenizi, milletinizi kaybedersiniz.”
Toplumumuzda ahlak ve maneviyat tahribatı konusuna açıklamalar getiren Genel Başkanımız şunları söyledi: “Milliyetçi iddiasında olan partinin genel başkanı bile LGBT'yi savunabiliyor ve Müslümanlığa, İslam'a saldırabiliyor. İslam'sız bir Türkçülük, İslam'sız bir milliyetçilik oluşturmaya çalışıyorlar. Gerçek milliyetçilik İslam'la şereflenmiş bir Türk milliyetçiliğidir. Bizim mücadelemiz de bunun içindir. Bu yüzden ahlak bizim için çok önemlidir. Kim ne derse desin, her toplumun bir ahlakı olur. Ailenin bir ahlakı olur. Milletin bir inancı olur. Ahlakınızı, inancınızı kaybederseniz evinizi de kaybedersiniz, toplumunuzu da kaybedersiniz. Ülkenizi, milletinizi kaybedersiniz. Bizim bunu gençlerimize anlatmak gibi bir mükellefiyetimiz var. Onun için Alperen Ocaklarımız var. Alperen Ocaklarımızın önceliği bu gençlerimizi o zararlı akımlara kaptırmamak olmalıdır. Gençlerimizin Türk örf adetlerine, kültürüne, İslam inancına ve elbette bilime sahip olarak yetişmeleri bizim önceliğimizdir. Alperen Ocaklarımız da bu önceliğe göre hizmet etmektedir ve bu gayretlerini daha çok artırmaları gerekmektedir.”
Şehit Lider Muhsin Yazıcıoğlu : “Adriyatik'ten Çin Seddi'ne bir Türk Birliği hayal ediyorum.”
Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de, Ukrayna'da, Ermenistan-Azerbaycan arasında, Avrupa'da, Amerika'da bütün bunları değerlendirdiğimizde bizim her şeyden önce büyük birliğe ihtiyacımız olduğunu vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Rahmetli Muhsin Başkanımıza soruyorlar: “Niye Büyük Birlik? Büyük Birlik’le neyi kastediyorsunuz?” diye. “Büyük Birlik’ten kastımız sadece Büyük Birlik Partililerin birliği değil, bu yetmez” diyor. “Sadece Türkiye'deki Türk milliyetçilerinin, ülkücülerin de birliği değil. Bizim ‘Büyük Birlik’ten kastımız doğulusu-batılısı, kuzeylisi-güneylisi, Alevi’si, Sünni’si, Kürt'ü, Türkmen'i öncelikle bu Anadolu coğrafyasındaki bu aziz milletin birliğidir” diyor. “Türk milleti şemsiyesi altında birleşmeleridir” diyor. Ondan sonra da “Adriyatik'ten Çin Seddi'ne bir Türk Birliği hayal ediyorum” diyor. İşte bizim hayalimiz o, biz o hayalin peşinde koşuyoruz. Bu salonda olan arkadaşlarımız o hayalin peşinde koşuyor. Bizi izleyen yüz binlerce, milyonlarca arkadaşımız o hayalin peşinden koşuyorlar. Ve ömrümüz yettiği sürece de koşmaya devam edeceğiz. Çünkü biz doğru yoldayız. Çünkü bizim kurucu liderimiz Muhsin Başkanımız bu yolda şehit oldu. Pek çok arkadaşımız bu yolda ömrünü tüketti. Hayatını heba etti, işkenceler gördü, idam edildi. Dolayısıyla bize düşen bu emanete sımsıkı sarılmak ve bu emanete sahip çıkmak ama sadece sahip çıkmak yetmez. Sivas'ta olduğu gibi bu emaneti Türkiye'nin diğer şehirlerinde ve daha da önemlisi Türkiye'nin genelinde iktidara taşımak olmalıdır” diyerek açıklamasını bitirdi.