Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, ‘Haftalık Olağan Basın Toplantısı’nda konuştu. Partimiz genel merkezinde düzenlenen toplantıda Genel Başkanımız ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.
“Savaş suçluları yargılanmalı ve hak ettikleri cezayı mutlaka almalıdır.”
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar nedeniyle İsrail'in Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı. Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici bu kararı için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni tebrik ederek “Gazze'de yaşananlar sadece bir savaş suçu değildir. Bir yılı aşan süre devam eden katliamların sonunda nihayet uluslararası hukuk bir adım atmış bulunuyor. Ancak akan kanın durdurulmasına yönelik Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan bütün girişimler Amerika Birleşik Devletleri'nin vetosuna takılıyor. Ve hala bölgedeki Arap ülkeleri İsrail'e müdahale etmek bir yana yaşanan soykırıma açıkça seslerini yükseltemiyor ya da yükseltmiyor. Ayrıca bölgedeki çatışmalar Türkiye'nin güvenliğini de tehdit etmektedir. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararı geleceğe dair bir umut ışığı yakmıştır. Ancak bu karar şu anda Gazze'de çocukların ve kadınların öldürülmesine engel olmuyor. Lübnan'da olduğu gibi Filistin ve Gazze'de de bir an önce ateşkes sağlanmalı, savaş suçluları yargılanmalı ve hak ettikleri cezayı mutlaka almalıdır. Terörist ve siyonist İsrail için, onun soykırımcı Başbakanı Netanyahu ve diğer bakanları için artık hesap verme vaktidir.” dedi.
“Kırım tekrar bağımsızlığına kavuşacak ve Türk yurdu olarak var olmaya devam edecek.”
Rusya'nın Kırım'ı ilhakıyla başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’na dair açıklamalarda bulunan Genel Başkanımız, “Kırım Türklerinin temsilcisi olan Kırım Tatar Milli Meclisi şu anda Ukrayna'da faaliyetlerine devam ediyor. Kırım'da kalamadılar çünkü Kırım'da kalsalardı Mustafa Cemiloğlu başta olmak üzere oradaki bütün siyasetçilerimiz ve Kırım Türklüğünün özgürlük mücadelesinin kahramanları şu anda tutuklanmış olacaklardı. Bunun için biz ve Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz başından itibaren Rusya'nın Kırım'ı işgaline karşı çıktı. Gün gelecek Kırım tekrar bağımsızlığına kavuşacak ve Türk yurdu olarak var olmaya devam edecek.” şeklinde konuştu.
“Her iki çatışma bölgesiyle ilgili ABD tarafından barış yönünde adımların atılmasını bekliyoruz.”
Rusya-Ukrayna Savaşı seyrinde ülkemizin bu süreci jeopolitik konumu ve her iki ülkeyle olan siyasi, ekonomik ilişkileri doğrultusunda kritik ve riskli bir noktada bulunmasına rağmen süreci başarıyla yönettiğini belirten Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Türkiye'nin tavrının daha açık bir ifadeyle Amerika Birleşik Devletleri'nin beklentilerini sorgulamadan karşılanmasının, Demokrat Parti yönetimindeki ABD'nin yoğun tepki ve düşmanlığına da neden olduğunu hep birlikte izledik. ABD seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı Trump'ın öncelikli ve en büyük vaatleri Ukrayna ve Filistin'de yaşanan savaşları bitirmekti. Bugün itibariyle ABD'nin esasen her iki savaşın tarafı olduğunu düşündüğümüzde muhtemelen adaletli olmasa da bir barış sürecinin başlayacağı anlaşılmaktadır. Trump'ın 20 Ocak 2025'te göreve gelmesinden sonra ya da görevi devralmasından sonra her iki çatışma bölgesiyle ilgili ABD tarafından barış yönünde adımların atılmasını bekliyoruz.” ifadelerine yer verdi.
“Türkiye acilen gıdada, ilaçta, savunma sanayinde ve enerjide kendine yeter duruma gelmelidir.”
Türkiye’nin ekonomisini ve savunmasını iyileştirmesi gerektiğini bir kez daha dile getiren Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Türkiye acilen gıdada, ilaçta, savunma sanayinde ve enerjide kendine yeter duruma gelmelidir. Tarımda yeniden bir üretim planlaması yapılmalı, hazineye ait tarım arazilerinin üretime dahil edilmesi için acil bir program uygulanmalıdır. Karlılık endişesi taşınmadan Sağlık Bakanlığı ve seçilecek üniversitelerimizin iş birliğiyle yerli ilaç ve aşı üretimi programı ivedilikle hayata geçirilmelidir. Savunma sanayinde ve yenilenebilir enerji yatırımlarındaki büyüme desteklenerek yerli üretimin genel tablo içerisindeki payı artırılmalıdır. Pandemi sürecinin ilk günlerinde bu konularda fikirlerimizi, eleştirilerimizi, önerilerimizi içtenlikle dinleyip değerlendirdiğini gördüğümüz iktidara ayrıca teşekkür ediyoruz. Ancak önemli eksiklerimiz olduğunu da yine açıklıkla ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.
“Özgürlük ve bağımsızlık vaatleriyle kurulan devletler, küçük hisseler alarak tüm doğal kaynaklarını Batı’ya teslim ettiler.”
Belediyelere kayyum atamalarını işaret ederek terörle mücadeleyi topyekün gerçekleştirmemiz gerektiğini bir kez daha ifade eden Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Özgürlük ve bağımsızlık vaatleriyle kurulan devletler, küçük hisseler alarak tüm doğal kaynaklarını batıya, İngiltere başta olmak üzere teslim ettiler. Sonuçta kendilerine birtakım ayrıcalıklar tanınan ailelerin dışında kalanlar, bölgenin kaynaklarının zenginliğine rağmen korkunç bir fakirliğe mahkum oldular. Bu kukla devletlerin yöneticileri içinde kurulan, sömürü çarkına itiraz edenler, yine sömürgeci devletlerin istihbarat örgütleri tarafından tertiplenen suikastlere, darbelere, ayaklanmalara ya da çatışmalara maruz bırakılarak yok edildiler.” dedi ve şöyle devam etti: “Terör örgütü PKK planlananın dışında Türkiye'nin kaynaklarını ve uluslararası gücünü zayıflatarak aynı zamanda Türkiye'nin dışındaki nüfuz alanlarına, Batı Trakya'ya, Balkanlar’a, Türkmeneli’ne, Musul ve Kerkük’e, Azerbaycan'a, İran Türkleri’ne, Doğu Türkistan'a, Orta Asya'daki soydaşlarına ulaşamaması gibi önemli bir fonksiyonu da dolaylı olarak yerine getirdi. Hukuk literatüründe işlemediği hiçbir suç kalmayan ve hiçbir değere sahip olmayan bir alçaklar ve satılmışlar topluluğu Türkiye'mizin iki trilyon dolarına on binlerce hayata, kaybedilen kırk yılımıza mal oldular. Türkiye'nin hasımları, düşmanları, rakipleri, ülkeler tarafından aleyhinde kullanılacak sayısız girişime malzeme ürettiler.”
“Terör örgütleri kendilerini var eden, destekleyen devletlere ağır bedeller de ödetmiştir.”
Yargılanması devam eden ve terörle ilişkisi olduğu tespit edilen kişilerin aday olamaması gerektiğini söyleyen Genel Başkanımız, “Bunlar ABD başta olmak üzere emperyalistlerin uşakları ve köpekleridir. Kurdurulan sözde siyasi partiler PKK'nın, ABD'nin herhangi bir talimatına itiraz ettiği takdirde yaşayamayacağını, ayakta kalamayacağını biliyor ve onun için bu doğrultuda hareket etmektedir. Gerçek budur ve bu gerçeği dile getirmeye dün olduğu gibi bugün de yarın da devam edeceğiz. Terör örgütleri hangi coğrafyada olursa olsun tarihin her döneminden kendilerini var eden, destekleyen devletlere ağır bedeller de ödetmiştir. Aslında bunu da görmek lazım. ABD'nin Afganistan'daki benzer faaliyetleri yıllar sonra New York'ta İkiz Kuleler’in yıkılmasıyla ve içinde yüzlerce, binlerce insanın ölmesiyle sonuçlanmıştır. Terörün başka herhangi bir neticesi olumlu faydalı herhangi bir yönü asla olamaz.” dedi.
“Onların Kürt sorunundan kastı statüsel bir sorundur.”
‘Kürt sorunu’ diyerek bizleri ayrıştırmaya çalıştıklarını fakat Türklerin ve Kürtlerin kardeş olduğunu yineleyen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Ülkemizde var olan bir terör sorunudur ve terör sorununda devletimizin güvenlik güçlerimizin sona erdirme gücü de kudreti de var. Büyük Birlik Partisi olarak biz bu tür devlet ve millet menfaati ambalajıyla devreye sokulan müzakere süreçlerini asla doğru bulmuyoruz. Geçmişte bunun örneklerini yaşadık. Biz teröre ve teröriste meşrutiyet üretecek politikalara ve projelere dün de karşıydık, bugün de karşıyız. Bu kararlı duruş, şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'ndan beri bizim kırmızı çizgimizdir. ‘Terörle müzakere olmaz, mücadele edilir ve terör yok edilir.’ terör örgütü her üç kişiden birinin evlilik yoluyla Türklerle kaynaştığı gerçeğini göz önünde bulunduran PKK'nın kültürel zeminde Kürtlerin Türklerden kopamayacağını iyi bildiğinden anayasal teminata kavuşturulmuş politik ve hukuki kimlik peşinde koşması bu yüzdendir. Onların Kürt sorunundan kastı statüsel bir sorundur ve açıkça statü istemektedirler.” diye konuştu.
“PKK eliyle gerçekleştirmeye çalıştıkları bölünmeyi hızlandırmaya çalışacaklardır.”
İstedikleri statüyü açıklarken bölgesel yönetim, marş, bayrak olarak belirten ve bunu bildiğimizi söyleyen Genel Başkanımız, bunlara Türk milletinin ‘evet’ demesinin mümkün olmadığını ve taviz verilmemesi gerektiğini vurguladı. Terör örgütleriyle savaşılmadığını mücadele edildiğini belirterek “Hedefledikleri emperyalistlerin projesi olan ve PKK eliyle gerçekleştirmeye çalıştıkları bölünmeyi hızlandırmaya çalışacaklardır. Adı ne olursa olsun hainlerle bu ülkenin mukadderatını devamlı aldatanlarla müzakere süreci yönetilirse ve bunda ısrar edilirse psikolojik kopuş ve sosyal parçalanma ortamı gitgide yayılacaktır. Hem de diğer yandan ciddi bir milli güvenlik sorunu yaşadığımız kontrolsüz güç, düzensiz göç konusundaki kapasiteyi de bu ana soruna eklemek zorunda kalacağız.” ifadelerine yer verdi.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugünkü problemlerini aşacak güce ve iradeye elhamdülillah sahiptir.”
Düzensiz göç ve sığınmacılar konusunda Büyük Birlik Partisi olarak uluslararası hukuka uygun çözümümüz olduğunu ifade eden Genel Başkanımız, “Hiç durmadan Suriye'nin kuzeyine yarım kalan harekatını başlatacaktır ve terörden temizlediği her noktaya da oradan gelen sığınmacıları yerleştirecek ta ki kalıcı hale gelene kadar da oradan çıkmayacaktır. Türkiye PKK ve türevleriyle ve dahi arkasındaki güçleri hayli tedirgin eden etkin güvenlik politikalarına devam etmelidir. Bölücü terör ile gerektiği gibi mücadele edilip Türkiye düşmanlarını takatten düşürmeye devam etmelidir. Son olarak şunu açıkça ifade etmek istiyorum. Hakimiyet Allah'ındır. Onda hiç şüphemiz yoktur. Egemenlik ise kayıtsız şartsız bu ülkede bu topraklarda büyük Türk milletinindir. Paylaşılamaz, bölünemez. Türk devletleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugünkü problemlerini aşacak güce ve iradeye elhamdülillah sahiptir.” dedi.
“Değerlerini kaybedenler kullanılmaya, sömürülmeye ve yok edilmeye müsait hale gelmektedir.”
Diyanet İşleri Başkanlığımızın düzenlediği ‘VII: Din Şurası’ açılış toplantısında dijital iletişim araçlarının toplumsal hayata olan etkilerinden bahsedildiğini belirten Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Gelişmiş belirli bir refah seviyesinin üzerindeki devletler kendi toplumlarında inancı, aileyi, kimliklerini, geleneklerini korumak için tedbirler alırlarken sömürünün hedefindeki ülkelere dinsizliği, milliyetsizliğin, cinsiyetsizliğin dayatıldığını, geleneklerin, kültürün, ailenin ve milli kimliğin yok edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Çünkü bu değerlerini kaybedenler kullanılmaya, sömürülmeye ve yok edilmeye müsait hale gelmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konularla ilgili çok net mesajlar vermiştir. Ve o konuşma eğer ilgili bakanlıklar, görevliler, bürokrasi tarafından da takip edilir ve gereği yerine getirilirse bir dönüm noktası olacaktır. Özellikle bazı televizyonlarımız. Düpedüz emperyalistlerin ülkemizi, milletimizi dinsizleştirme, ahlaksızlaştırma, cinsiyetsizleştirme, milliyetsizleştirme çabalarına destek olunuyor. Bu konuda yetkili olan kurumlarımız müdahale etmeli ve asla bunlara müsaade etmemelidir.” şeklinde konuştu.