Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, gazetecilere şu açıklamalarda bulundu:
"Ülkemizin şu anda gündeminde olan üç konuyla ilgili kısa bir paylaşım yapmak istiyorum. Bugün 3 Aralık Dünya Engeller Günü olduğu için Genel Merkezimizde engellerimizi ağırlıyoruz, misafirlerimiz var. Orada güncel siyasete dair konuları konuşmak istemediğim için o bu üç hususla ilgili burada açıklama yapmak istedim. Sizi beklettim. Tekrar nezaketinizden dolayı teşekkür ediyorum.
ENFLASYON RAKAMLARI
Birincisi tabii ülkemizin insanın birinci gündem maddesi ekonomi. Enflasyon rakamları açıklandı. Ve (TÜFE’deki artış aylık bazda) 0,87 gibi bir rakam açıklandı. Tabii yıllık bazda bunu değerlendirdiğimizde 30’un üstünde 31 gibi yıl sonu bir enflasyon gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Tabii burada benim en çok ilk önce gözüme çarpan şu oldu. Ama yıllık kira artışına baktığımızda bu 35,9 yani 36 gibi gerçekleşti. Şimdi birincisi yıllık enflasyon 30-31 ise kira artışı niye 36? Yani evet bir hesaplama var. Ama bu hesaplama maalesef vatandaşın lehine gözükmüyor en hafifiyle.
ASGARİ ÜCRET ARTIŞ ORANI
İkincisi, şimdi enflasyon artışı 31 gerçekleşecek tahmini yapılıyor. Bir ay kaldı zaten şurada. Ama asgari ücret artış oranının konuşulduğu rakamlara bakıyoruz. %20-25 artışlar konuşuluyor. Herkese emeklilerimizle ilgili artışlara baktığımızda daha düşük artış oranları konuşuluyor. Bir kere şunu sormak istiyorum. Yani kira artışı 35,9 ise -ve biz asla kabul etmiyoruz da- diyelim, asgari ücrette %25 artırılırsa bu aradaki 11 puanlık farkı asgari ücretli zaten en dipten maaş alıyor, ücret alıyor. Nasıl ödeyecek? Farz-ı muhal. İşte 22 bin lira asgari ücret var. Yüzde 25 artış geldi. 27 bin civarı bir para oldu. Kira 10 bin lira. Ama kira bir anda ne oldu? Yüzde 36 arttığında bir anda kirası 14 bin lira gibi bir rakama geldi. Yani alacağı aslında 4 bin lira - 5 bin lira farkın 4 bin lirası kira farkına gidiyor. Şimdi bu hesaplamaları yapanlar lütfen bu hesaplamaları da yapsınlar ve bir kere daha ben net söylüyorum. Asgari ücret net yüzde 50 arttırılmalıdır. Adaletli olan budur. Çünkü Ocak ayında bir önceki yılın enflasyonu yüzde 50 gerçekleşmesine rağmen asgari ücret yüzde 30 arttırıldı. Dolayısıyla da asgari ücretlimizin oradan bir yüzde 20 alacağı var. Bu yıl sonunda yüzde 30 gerçekleşecek. Bunu da üstüne koyduğumuzda en az yüzde 50 gibi bir artış olmalı ve asgari ücret net 33.050 TL yapılmalıdır.
EMEKLİLER
Emeklilerimizle ilgili de benzer bir durum geçerli. En düşük emekli aylığı 16 bin 800 lira. Konuşulan artış rakamlarına bakarsak yani yüzde 20’leri bulmayan artış oranları konuşuluyor. Emeklilerimizin maaşı ancak 20 bin liralar seviyesine çıkabilecek. Hâlbuki daha önce de ifade ettim. Emekliler 2023 Ocak ayında aktif çalışan devlet memurunun ya da kamu işçisinin en düşük maaş alanının üçte ikisini alıyordu. Yani 2023 Ocak'ta en düşük emekli maaşı 7 bin 500, en düşük memur maaşı 11 bin liraydı. Bugün 50 bine 16 bin 800, üçte bire düştü. Yani emeklinin tam bir maaşı kayboldu, buharlaştı.
Şimdi Meclisten yeni bir düzenleme geçti. Üst düzey yaklaşık 30 bin kamu görevlisinin maaşları ciddi derecede arttırıldı. 30 bin lira gibi ek bir ödenek ödenmesi kararlaştırılıyor. Şimdi bizim aşağıdakini mi desteklememiz lazım? 16 bin 800’ü mü? Ya da 100 bin alanınkini 130 bin mi yapmak lazım? Elbette devlet tüm imkânlarını bütün vatandaşları için adil bir şekilde kullanmalıdır. Bakın eşit demiyorum. Eşit tabii ki aynı meslek gruplarında eşit ücret olmalıdır. Devlette çalışanlar için söylüyorum. Ama öbür taraftan da mutlaka bu çalışma hayatında da maaşların da adaletli bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Kira artışlarının bu seviyede olduğu ülkemizde emekli maaşlarına ve özellikle asgari ücreti yapılacaksam bu şartlar göz önüne alınarak tekrar değerlendirilmelidir.

MESUT BARZANİ’NİN TÜRKİYE ZİYARETİ
Kıymetli kardeşlerim ikinci bir gündem maddesi biliyorsunuz Mesut Barzani'nin Türkiye, Şırnak, Cizre ziyareti; oradaki bir programa katılması oldu. Aslında programa katılmasıyla ilgili kimsenin bir itirazı olmadı. Fakat özellikle programa gelirken yanında bulunan ve bize göre de aslında bulunmaması gereken bir koruma görüntüsü vardı ki bu bizi ve ülkemizin hemen hemen tüm kesimlerini ve insanımızın, halkımızın kahır ekseriyetini ciddi bir şekilde rahatsız etti. Bununla ilgili elbette ki devletimizin ilgili kurumları gerekli soruşturmaları yürütüyorlar, çalışmaları yapıyorlar. Kimlerin burada ihmali, hatası, kusuru varsa şayet bunlarla ilgili mutlaka da gereğinin yapılacağına inanıyoruz.
Tabii özellikle bu konunun Türkiye'de eleştirilmesi üzerine Barzani cephesinden gelen çirkin, küstah açıklamaları da şiddetle kınadığımızı, reddettiğimizi ifade etmek istiyorum. Yine yaptıkları açıklamada Türk hükümetiyle mutabakata vardıkları şekilde protokol kurallarının uygulandığını söylediler. Siz kimsiniz de Türk hükümetiyle bir protokol mutabakatı imzalayacak duruma geleceksiniz. Dolayısıyla da karşımızda bir devlet yok. Karşımızda bir devlet başkanı yok. Karşımızda neticede Irak Cumhuriyeti, Irak Devleti içerisinde bazı kendisine özellikler verilmiş bir bölgeden bahsediyoruz -ki Mesut Barzani'nin o anlamda da şu anda aktif bir görevi yok- dolayısıyla da bu çirkinliği yaptıkları için, bu provokasyonu yaptıkları için kendilerini tekrar kınıyorum. Hâlbuki Türkiye kendilerine en zor zamanlarında, Saddam kimyasal silahlarla tamamını imha etmeye kalktığında da kucak açan Türkiye'ydi. Destek olan Türkiye'ydi, Türk milletiydi. Ve ondan sonraki süreçlerde de Türkiye her zaman bölgede, Irak'ta, Türklere diğer yerlerden gelen Irak'tan, İran'dan başka noktalardan, IŞİD'den gelen saldırılar noktasında da hep destek oldu. Dolayısıyla da bu aynı zamanda bir vefasızlık olarak da bunu değerlendiriyorum. Ve tekrar özellikle son yapılan açıklamayı da çirkin bulduğumu, küstahça bulduğumu ve reddettiğimi, Türkiye'den ve muhataplarından da özür dilemeleri gerektiğini de ifade ediyorum.
TÜRKİYE NÜFUSU VE AİLE KAVRAMI
Üçüncü bir mevzu kıymetli kardeşlerim biz ne zaman Türkiye'nin önemli gündem maddeleriyle ilgili konuşsak, buralara parmak bassak ve dikkat çekmek için, farkındalık oluşturmak için ironi yapsak ya da bir metafor oluşturmaya çalışsak ya da cümlelerimizi kuvvetlendirmek için mecazi anlamda bir takım ifadelerde bulunsak, söylediklerimizin aslına değinmeden, bu husus üzerinde konuşmadan, sadece o metafor oluşturmak için kullandığımız cümleler cımbızla alınarak buradan bize hücum edilmekte. Aslında bu bize hücum değil. Aslında bu bizim tam da parmak bastığımız ve bugün Türkiye için en önemli tehditlerden birisi olan aile yapımız ve özellikle de nüfus olarak küçülmemize biz vurgu yapıyoruz. Bunun büyük bir tehdit olduğunu söylüyoruz. Türkiye ve Türk milleti için büyük bir risk taşıdığını, bir varoluş mücadelesi olduğunu söylüyoruz. Ama bunları konuşmak yerine bunlar için neler yapılabilir? Çünkü biz orada bir cümle kullanmıyoruz. Sözümüzün başından itibaren en az 5 dakikalık bir konuşmamız var. Bu konuda önerilerimizi de sunuyoruz. Bunlar gündeme getirilmiyor, sadece tek cümle gündeme getiriliyor ki, sözümüz zayıflasın ve bu konu Türkiye'de konuşulmasın.
BU BİR VAROLUŞ MÜCADELESİDİR
Kıymetli kardeşlerim bakın, Büyük Birlik Partisi olarak bir kere daha söylüyoruz: Kim ne yaparsa yapsın biz doğruları söylemeye, inandığımızı söylemeye devam edeceğiz. Tezlerimizi kuvvetlendirmek ya da gündeme getirdiğimiz konuların Türkiye gündeminde kalması, tartışılması, bununla ilgili her siyasi parti başta olma üzere sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerinin çalışmalar yapması, düşüncelerini söylemesi, bir güçlü kamuoyu oluşturulması için asla geri durmayacağız. Bunları ifade edeceğiz. Çünkü dediğimiz gibi bu bizim bir varoluş mücadelemizdir. Biz nüfus olarak azalırsak devlet olarak da güçsüz hale geliriz. Nüfus olarak azalırsak ülke olarak zayıflarız. Nüfus olarak azalırsak millet olarak yok oluşa doğru bir süreç bizim için başlar. Hem demografik olarak vatanımızda azınlık duruma düşeriz. Hem de ülke olarak millet olarak bir çöküşe doğru yol alırız.
EVLİ OLANLARA İŞ HUSUSUNDA ÖNCELİK VERİLMESİ SADECE BİR NOKTA
Onun için biz diyoruz ki -Büyük Birlik Partisi olarak- bizim önerilerimiz içerisinde evli olanlara iş hususunda öncelik verilmesi sadece bir nokta. Bununla ilgili çok önemli tekliflerimiz, gündem maddelerimiz var. Ama mesela ilk beşini size söyleyecek olursam bunlardan birincisi nedir? Destekler. Yani elbette ki gençlerimizi destekleyeceğiz ki evlenecekler. Evlilikleri kolaylaştırmak ve imkânı olmayanların bütün evlilik masraflarının -yani tabii şaşalı düğünlerden bahsetmiyorum- normal bütün masraflarının devlet tarafından ilgili bakanlık tarafından karşılanması. İkincisi iş hususu, istihdam hususu. Elbette ki biz de farkındayız. Biz de çoluk çocuk sahibiyiz. Ben geniş bir ailenin mensubuyum. Dokuz kardeşiz biz. Benim 30'a yakın yeğenim var. Dolayısıyla bunların içinde bekâr olanlar var, evli olanlar var. Bir siyasi partinin genel başkanıyım. Burada da evli olanlar var, bekâr olanlar var. Aynı zamanda bir gençlik hareketi Büyük Birlik Partisi, bir Alperen Hareketi. Bütün bunların içinde olan, başında olan bir insanın, yani kamuoyunda şu anda anlatılmaya çalışıldığı gibi, bir kara propaganda olarak ‘Efendim evlenmeyenleri işe almayın’ tek cümle! Dolayısıyla böyle bir şeyi benim gerçek anlamda söyleyebilmem mümkün müdür? Bir kere daha söylüyorum: Biz orada bir ironi, bir metafor yapıyoruz ve konuyu gündeme taşıyoruz. Bakın ben bu cümleyi söylememiş olsaydım bu konu hiç tartışılmayacaktı ve gündeme gelmeyecekti.
BAKALIM ENGELLİLER BASINDA NE KADAR YER ALACAK?
Biraz önce engellilerle ilgili konuştum. Belki de bu tür programı biz yaptık Büyük Birlik Partisi olarak. Belki başka partide güncel siyaset konuşuldu. Ama göreceğim akşam televizyonlarda. Ne kadar yer alacak? Ne kadar konuşulacak? Çünkü ne istiyor medya ya da işte televizyonlar ya da haberciler? Efendim işte flaş sözler bekliyor. Tartışılacak konular istiyor. Biz de tam onu yaptık bu konu gündeme gelsin diye.

KREŞLER
Üçüncüsü nedir? Kreş. Bakın özel iş yerlerinde 150 kadın işçi çalışırsa ancak kreş mecburiyeti var. Hâlbuki bunu kaldırmak lazım. Bunu diyelim ki 50’ye indirmek lazım. Ve kreş açamayabilirsin ama çalışan kadınlar için özelde olsun, devlette olsun mutlaka kreş parası verilmeli. Eğer kreş açamıyorsa bile kreş parası verecek. Şimdi bakıyoruz devlet kurumlarında bile çoğunda bu imkân yok ya da sınırlı. Bu imkân sınırsız olmalı. Yani her anne çalışan her annenin çocuğunu bırakabileceği çalıştığı kurumda bir kreş olmalı. Bu olmuyorsa çalıştığı kurum devletse devlet, özelse özel o annenin kreş parasını ödemeli. Bu da tabii ki devlet tarafından desteklenmeli. Şirketler, sanayi kuruluşlarımız bu yükün altına girsin demiyorum. Esnaflarımız. Devlet buna fon oluşturmalı ve devlet bunu desteklemeli. Bunun gibi pek çok önerimiz var. Bakın Türkiye'de ilk defa biz mesela bu gündeme getirildi mi? Biz geçtiğimiz yıl yaptığımız Alperen Ocakları Vakfı tarafından düzenlenen gençlik kurultayımızda genç yaşta evlilik projesi açıkladık. Orada 25 yaşın altında evlenmiş olan gençlerimizi davet ederek hepsini tebrik ettik ve hediyeler takdim ettik. Dolayısıyla biz sadece bunu sözde konuşmuyoruz. Büyük Birlik Partisi olarak bunun icraatını da gerçekleştiriyoruz.
NESLİ TÜKENEN ÜLKELER LİSTESİ
Bir kere daha söylüyorum: Bizim için en önemli gündem maddelerinden birisi Türkiye için… Bu bakın dünya kuruluşlarının yaptığı çalışmada bu konu nasıl yazılıyor, üstüne yazılıyor biliyor musun? ‘Nesli tükenen ülkeler’ diyor. Son 7 yılda nesli tükenen, azalan beşinci ülkeyiz biz. Beşinci beşinci. İlk beşin içindeyiz. 2,08’den 1,51’e düşmüşüz. Bu 2024 yılı rapor arkadaşlar. Şu anda 1,4'üz yani 2025 sonuna geldiğimizde. Bu gidiş devam ederse biz 10 yıl sonra 1’in altındayız.
Onun için bununla ilgili konuşmak yerine icraat yapmak zorundayız ve herkes bu konuyu gündemine almalı ve mutlaka bu konuyu çalışmalı ve bu konuda tedbirler almalıyız. Tabi ki başta istihdam geliyor, eğitim geliyor, çalışma hayatı geliyor. Ama bununla birlikte gençlerimizi bilinçlendirmek geliyor. Gençlerimiz -daha doğrusu sadece gençlerimiz değil- toplumumuzun önemli bir kesimi ferdiyetçiliğe kaymış durumda. Hâlbuki biz toplumculuğu önemseyen bir millettik. Yani ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ diyen bir anlayışa sahiptik. Bu anlayışa bizim tekrar dönmemiz gerekiyor."
Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici: Engelli olma, farkında ol!
ÖNCEKİ HABER
Genel Başkanımız Sayın Destici'den Sincan Şoförler Esnaf Odasına ziyaret