Alperen Ocakları Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı ‘Yönetim Kurulu İstişare Toplantısı’ düzenledi. Toplantıda Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici ocak çalışmaları hakkında bilgi aldı. Ocak yönetimine başarılar diledi. Genel Başkanımız, genel merkezimizde ‘MKYK Toplantısı’ öncesi basın toplantısı düzenleyerek ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.
“Yaşasın başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin!”
Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, İsrail ordusunun başkent Beyrut'un güneyine düzenlediği hava saldırısını işaret ederek terörist İsrail’in soykırıma devam ettiğini belirtti. Saldırıların göz göre göre yapıldığını ve Türkiye’ye demokrasi ve hukuk dersi vermeye kalkışanların da bunun farkında olduğunu söyledi. Genel Başkanımız, “Bu vahşete, hukuksuzluğa Büyük Birlik Partisi ve Alperenler olarak bugüne kadar sessiz kalmadık. Bundan sonra da sessiz kalmayacağız. ‘Yaşasın başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin’ demeye devam edeceğiz. Gücümüz ne kadarına yetiyorsa, elimizden ne geliyorsa ortaya koyacağız. Katile katil, teröriste terörist, sömürgeciye sömürgeci, soykırımcıya soykırımcı demeye devam edeceğiz. Kurulduğu günden bugüne; korkmayan, satın alınamayan, şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun korkmayan, satın alınamayan partisi, ocağı, dava arkadaşları olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
“Patlamalarda sadece Hizbullah üyeleri ölmedi.”
Savaşların artık sadece silahlarla değil ekonomiyle, teknolojiyle, siyasetle ve hukukla da savaş halinde olduğumuza dikkat çekerek Genel Başkanımız, varoluş mücadelemizi daha güçlü devam ettirmemiz gerektiğine vurgu yaptı. Bilimi, teknolojiyi daha etkili kullanarak birlik ve beraberliğimize daha da sahip çıkmamız gerektiğini söyleyen Genel Başkanımız İsrail’in çağrı cihazları ile insanların hayatına kastetmesini işaret ederek, “Bu hain saldırıyı başarı olarak değerlendirenleri hayretle ve iğrenerek izliyorum. Bombaya dönüştürülmüş binlerce cihaz patlatıldığı anda gerçekten kim öldü, kim yaralandı, bunu sorgulayan olmadı. Hizbullah'ın üyeleri öldü gibi bir algı oluşturuldu. Hiçbir ayrıntıya girmeden sadece bu durum bile yapılan eylemin bir terör saldırısı olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Çünkü bu kahpe saldırıda çocuklar da öldü, kadınlar da öldü, pazarcılar da öldü, masum esnaflar da öldü. Yani dünya kamuoyuna anlatıldığı gibi sadece Hizbullah üyeleri ölmedi. Hayatını kaybedenlere Cenab-ı Hak'tan rahmet, Lübnan halkına ve yakınlarını kaybedenlere bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyorum” dedi.
“Türkiye bu tedbiri alıp kendi kullanacağını kendi üretmelidir.”
İsrail’in çağrı cihazları yoluyla yaptığı saldırıdan çıkartmamız gereken önemli dersler olduğunu ifade eden Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Kamu kurumlarımızda yeni şartlara göre yeni güvenlik önlemleri almamız gerekiyor. Şu anda devletimiz ve hükümetimiz bunu yapıyor. Türkiye güvenlik önlemlerini bu haftadan itibaren yeni şartlara göre revize etmelidir. Bu alanda ‘Müstakil Siber Güvenlik Teşkilatı’nın kurulması başta olmak üzere yapılacak tüm çalışmalara Büyük Birlik Partisi olarak destek vereceğimizi açıklamıştık. Terörle arasına mesafe koymuş bütün siyasi partilerin bu çalışmaları destekleyeceğine yürekten inanıyorum. ASELSAN daha çok önceleri cep telefonu ve çağrı cihazları yapmıştı. Fakat daha sonra o çalışmalar inkıtaya uğradı ya da daraltıldı. Bence hemen o çalışmalar başka kurumlarımızın da iş birliği içerisinde tekrar başlatılmalı ve öncelikli olarak devleti yöneten vatandaşlarımız ya da idarecilerimiz başta olmak üzere kritik noktada olan herkese yerli cihazlar verilmelidir. Türkiye bu tedbiri alıp kendi kullanacağını kendi üretmelidir” şeklinde konuştu.
“Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti daima var olacaktır.”
Son günlerde gündemde olan anayasanın ilk dört maddesi hakkındaki tartışmalar için de açıklamalarda bulunan Genel Başkanımız, yapılmak istenen provakasyonun bir parçası olmayacağımızın altını çizdi. Ayrıca devletimizin kuruluş esaslarına kimsenin el uzatmasına izin vermeyeceğimizi vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı ve Türk milletinin var olma iradesi bu tip provokasyonlara mağlup olmayacak kadar güçlüdür. Ayrıca bizim olduğumuz yerde, sadece Büyük Birlik Partilileri kastetmiyorum, yüreklerinde vatana, bayrağa, ezana bağlılıkları kopmamış evlatlar var olduğu sürece Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti daima var olacaktır. Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti'ne savaş açmış olan kırk binin üzerinde cana, milletimizin trilyonlarca dolarına mal olmuş hain ve kahpe PKK terör örgütünü her fırsatta himaye edenlerin, terör örgütü tarafından kurdurulmuş siyasi parti görünümlü uzantılarıyla her seçimde hatta diğer platformlarda iş birliği yapanların bu konuyu istismar etmeleri de siyasi sahtekarlıktır ve siyasi ahlaksızlıktır” ifadelerine yer verdi.
“Ceza sistemimizi değiştirmeye mecburuz.”
Narin kızımız ve Sıla bebek hadiseleri hakkında açıklamalarda bulunan Genel Başkanımız, bu tür meselelerin etnik köken ve inanç kavramlarıyla bağdaştırılamayacağını söyledi. İşlenen bu suçlar kadar inanç, etnik köken ve sıfatların kirletilmesinin de korkunç ve yıkıcı olduğunu belirten Genel Başkanımız, şu sözleri kaydetti: “Kimsenin hayat tarzıyla ilgili değiliz. Ancak suçun sapkınlığının, evrensel ahlak kurallarının ne olduğunu biliyoruz. Ve milletimizi tarih boyunca itibarlı kılan, yaşama gayemiz olan inançlarımızın bu tip adi, alçakça, iğrenç sapkınlıklarla yan yana konmasını reddediyoruz. İnançlarımıza, inançlarımız üzerinden necip milletimize, milletimizin asli unsurlarından olan bir etnik kökene hakaret edilmesini asla kabul edemeyiz ve sıradanlaştıramayız. Tüm kurumlarımız birinci dereceden yöneticileriyle her iki vakayla dikkatli ve ciddiyetle ilgileniyorlar. Bir ciddiyetsizlik gördüğümüzde müdahale edeceğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Ancak ve maalesef yargılama sonucunda her iki suça verilecek cezaların da yeterli olmayacağını, kamu vicdanını tatmin etmediğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu tip suçları engelleyebilmek için sonrasında yeni cinayetlere, yeni acılara mani olabilmek için idam cezası bir mecburiyettir. Ve kısasta hayat vardır. İdamla birlikte tahliyesiz müebbet hapis cezası da hukuk sistemimiz içerisinde yer almalıdır. Özellikle katalog suçlar olarak sınıflandırılan alanlarda cezalar artırılmalı, infaz süreleri muhakkak düzenlenmelidir. Bunu yapmazsak kadın cinayetlerini de çocuklara karşı işlenen suçları da uyuşturucunun yaygınlaşmasını da terörü de önleyemeyiz. Ceza sistemimizi değiştirmeye mecburuz, idam cezasını bu iki suç için getirmeye mahkûmuz.”
“Önerilerimiz hükümet tarafından dikkate alınıyor.”
Gündemimizdeki ekonomi konusuna da değinen Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, alınan tedbirler sonrası Türkiye ekonomisinde düzelme kaydedildiğini söyledi. Pandeminin ilk günlerinden bu yana vergi reformu ve sosyal güvenlik reformu yapılması gerektiğini bunun yanında üretimin ve sanayinin desteklenmesi, alt gelir grubundakilerin desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Genel Başkanımız, “Hükümetimiz tarafından önerilerimizin dikkate alındığını ve bu alanlarda çeşitli adımlar atıldığını görüyoruz. Örneğin adil vergi sistemine yönelik adımlar atıldı, sanayi ve üretime destekler artırıldı. Ama bunun yanında sanayicimiz, üreticimiz ve ticaretle uğraşan kardeşlerimizin finans sıkıntıları devam ediyor. Teminatını verdiği halde bankalardan istedikleri gibi kredi alamıyorlar. Üstelik faiz oranları yüksek olmasına rağmen” dedi.
“Atılan adımlar çok kıymetli ama yeterli değil.”
Emekliler başta olmak üzere alt gelir grubunun durumunun iyileştirilmesiyle ilgili de öneriler sunduğumuzu belirten Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, kaynağıyla birlikte bunun çözümünü bir kez daha açıkladı. Zenginin sübvansiyon desteğini kesip veya kademeli hale getirip alt gelir grubundakilere iyileştirme yapılması önerisiyle ilgili Genel Başkanımız, “Bu önerilerimiz üzerinde de çalışılıyor şu anda. Biz sadece eleştirmiyoruz. Aynı zamanda öneri sunuyoruz. Cumhurbaşkanımızla konuşmamız gerekeni, Cumhurbaşkanı yardımcımızla konuşmamız gerekeni veya ilgili bakanlardan hangisiyle görüşmemiz gerekiyorsa o konuları kendileriyle ve meclisimizde görüşüyoruz. Büyük Birlik Partisi kurulduğu günden bu yana hep milleti öncelemiştir. Bundan sonra da milleti öncelemeye devam edecektir. Bu atılan adımları önemli buluyoruz. Ve devam ettirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Ama dediğim gibi yeterli değil, yeterli hale gelmesi için de tüm gayreti göstereceğimizi ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
“Eleştiriyle terbiyesizliğin, hicivle seviyesizliğin farkını biliyoruz.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ‘erken seçim’ görüşüyle ilgili Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, geçtiğimiz çarşamba günü düzenlediğimiz ‘Haftalık Olağan Basın Toplantısı’nda basının bir sorusu üzerine iktidarların erken seçim kararlarına muhalefetin ‘hayır’ demesinin demokratik ülkelerde mümkün olmadığını ifade eden saygı çerçevesinde kısa bir yorum yapmıştı. Bunun üzerine hayatlarına ‘trol’ olarak devam eden birkaç eski medya yöneticisinin ahlak dışı açıklamalarına ilişkin Genel Başkanımız şu cevabı verdi: “Eleştiriyle terbiyesizliğin, hicivle seviyesizliğin farkını biliyoruz. Söz konusu şahısların geçmişte uzun yıllar nasıl ve hangi maksatlarla kullanıldıklarını da biliyoruz. Aslında neyin ne olduğunu kendileri de çok iyi biliyorlar. Hakkımızdaki konuşmalarda yer alan diğer yanlışları düzeltmeye dahi değer bulmuyorum. Nezaketsizliklerini ve saygısızlıklarını da kendilerine misliyle iade ediyorum.”
“Günü geldiğinde bunların hesabını soracağız.”
Genel Başkanımız, Türkiye'de çok partili hayata geçişimizden internetin yaygınlaştığı yakın geçmişe kadar büyük medya kuruluşlarının hükümetler üzerinde olması gerekenden fazla etkiye sahip olduklarını belirtti. Basın kuruluşlarının gerçek fonksiyonlarının habercilik yapmak yerine büyük sermaye kuruluşlarının, iktidarla menfaat ilişkilerini birleştiren aparatlar haline geldiklerine dikkat çekerek, birtakım basın kuruluşu için şunları kaydetti: “Hükümetleri devirdiler. Sahte kahramanlar üretip milletin başına bela ettiler. Sayısız namuslu siyasetçi ve bürokratı itibarsızlaştırıp siyasetin, kamunun ve sosyal hayatın dışına ittiler. Türkiye'nin kritik dönemlerinde kriz oluşturmak ve Türkiye'ye dışından planlanan toplumsal mühendislik projelerinde maymuncuk görevi gördüler. Basın kuruluşlarının dünyanın büyük devletlerinin, dev markalarının ve yan distribütörleri olan bir takım sanayi kuruluşlarının sahibi olan devletlerin Türkiye'deki menfaatlerini koruduğunu basın kuruluşlarının halkın menfaatleri yerine bir takım basın kuruluşlarının halkın menfaatleri yerine reklam veren olarak adlandırılan büyük sermaye gruplarının ve çoğu kamu müteahhiti ve banka sahibi olan patronlarının menfaatlerini koruduklarını gördük. Örneğin kamuoyunda şahsımı itibarsızlaştırmaya çalıştıkları üç konu oldu ve üçü de aynı televizyon kanalında oldu. Bu bir tesadüf değildir ve günü geldiğinde bunların hesabını soracağız.”
“Şefaatinizi istemiyoruz. Mezarımızdan taş çalmayın, yeter.”
Geçmişte o kuruluşlarda görev alan ve daha sonra görevden uzaklaştırılan kişilerin içeride olup bitenleri anlattığını belirten Genel Başkanımız Sayın Mustafa Destici, “Demokrasiye vurulan darbelerde hep darbecilerin yanında yer aldı. Hepsini kastetmiyorum, belli bir medyadan bahsediyoruz. Hatta bir dönem medya kuruluşu sahiplerinin diğer alanlarda ticaret yapması yasaklandı ama şimdi yine serbest. Bu ayıpları saymaya bizim zamanımız yetmez. Edebimiz de müsaade etmez. Edepli olduğumuz için zaten bazen üzerimize geliyorlar. Ama görüyorsunuz edep, ölçü tanımayanların sosyal medyada ya da televizyon ekranlarında neler söylediğini, neler paylaştığını çok net bir şekilde görüyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar elbette hakkımızı, hukukumuzu koruruz. Edebimizi de ahlakımızı da muhafaza ederiz. Çünkü biz Türk'üz ve Müslümanız. Çünkü biz edep, ahlak ve iman timsali şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun dava arkadaşlarıyız. Peki bizi edepsizce eleştirenler bu gerçekleri bilmiyorlar mı? En iyi kendileri biliyor. Ne şehit Muhsin Yazıcıoğlu ne Mustafa Destici ne de Büyük Birlik Partisi hiçbir zaman bu ahlaksız muhalefet düzeninin bir parçası olmadı ve olmayacak. Onun için geçmişten bugüne yok sayıldık. Onun için itibarsızlaştırılmaya çalışıldık. Gerçekleri biliyoruz, aziz ve necip milletimiz de biliyor. Bizi siz itibar sahibi yapmadınız. Bizim itibarımızdan zerre koparamazsınız. ‘Şefaatinizi istemiyoruz. Mezarımızdan taş çalmayın, yeter’ diyoruz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.